carvalho
16.Ağustos.2007, 17:56
Arkadaşlar, 250 cc'ler için hep başlangış motoru denir ancak aslında 250 CC bir tarzdır.
Ancak yine de motor hacmini büyütmek niyetinde olan arkadaşlarımız da mevcut. Biri benim.
Hangisini alsam, tarz değiştirsem mi, cruiser'da devam edeceksem hangisi olmalı gibi soru işaretleri fazlasıyla kafamızı meşgul ediyor.
Honda Shadow 750 CC kullanıcılarından bir arkadaş, farklı bir sitede motoru ile ilgili izlenimlerini yazmış. Bence gayet açıklayıcı olmuş. Ben faydalandım açıkçası. Shadow'un sadece iyi yönlerini değil olumsuz yönlerini de paylaşmış.
Hadi buyrun ilgili şahsın gözünden shadow 750 CC izlenimlerine:
Not: Yasin, senden de bekliyoruz benzer bir analiz. Belki biz de katılırız bu kervana...
-------------------------------------------------------------------------
10.000kmyi geçtiğim Honda 750 Shadow (VT750C6, 2006 model) ile ilgili tüm izlenimlerimi burada paylaşmak istedim. Bu izlenimlerimde motosikletin iyi yönleri kadar kötü yönlerinide özellikle yazacağım. Yani amaç pek çok kişinin yaptığı gibi benim motosikletim çok güzel demek değil, nasıl olduğunu anlatmak, tecrübemi paylaşmak. Zaten bir sürü kötü yönü olduğunuda göreceksiniz. Forum kalitesizliği ile ünlenmiş bazı çin motosikletlerini övenler, hiç problemi yok diyenler ben 500km yaptım bişi olmadı diyenlerle dolu. Şöyle söyleyeyim: Ben şehir içinde 4 ayda 10BİN km yaptım.
Ayrıca yazdıklarım Honda Shadow'a alternatif olan Suzuki VL800/M800, VZ800/C800, Kawasaki VN800, Yamaha DragStar 650yide az çok ilgilendirmekte. Yani başlık genel ağır cruiserlara hitab ediyor denebilir.
Öncelikle zaten bilinen şeylerden bahsedeyim: Motosiklet tarz olarak Cruiser/Custom/Chopper. Haliyle geniş ve alçak bir koltuğu var, ayaklarınız ileride. Her tarafı krom kaplı, çok fazla temizlik istiyor, yıkaması silmesi kurutması dert, aksesuarları pahalı ve bol.
Benim tecrübe ettiğim iyi ve kötü yönleri:
-Scooterlar hatta tüm motosikletler dahil olmak üzere dünyadaki EN ALÇAK koltuğa sahip. Yerden sadece 65cm yükseklikte koltuğuyla kısa boylular için ideal.
-Dolu ağırlık olarak 250kg olması ile oldukça ağır ve hantal (performans anlamında değil, düşük hızda kontrol ve dar dönüş anlamında) olduğu söylenebilir. Düşük hızda manevralarda zorluk çıkarmasına rağmen 20-30km/h saat hızdan sonra cruiser olması ve yüksek TRAIL, RAKE değerleri (ön maşanın yere açısı sonucu oluşan temas mesafesi farkı ve gidon mili ile amortisör başları arasındaki mesafe farkı) sebebiyle çok dengeli bir şekilde düz gitmeye çalışıyor. Bu sebeple düz yolda kullanması çok kolay fakat dönüşler zor. Motosiklet ayaklıkları yere deyene kadar yatıyor fakat dönüş çapı yinede geniş.
-Debriyaj çok iyi değil. Motosiklet ağır olduğu ve alçak/uzun şeklinden dolayı motosiklet önünü kaldırmıyor. Asfalt kaygan ise aşırı patinaja düşüyor değilse debriyaj kaydırmayı yeğliyor. Ayrıca debriyaj elciği iyi ayarlanmaz ise çok sert oluyor ve eldiven kullanmazsanız boyası parmaklarınıza çıkıyor.
-Direksiyon kilidine anahtar zor giriyor. Her indiğinizde kitlemeniz gereken bu kilit insanı sinir ediyor.
-Lastikleri alternatif markalardan 1cm ince ama yinede oldukça kalın. (ön 120 arka 160)
-Tam bir drift (yanlama) motosikleti. Yukarı bahsettiğim sebeplerden dolayı dengesini ne kadar bozarsanız bozun kendisi düzelip dikleşiyor.
-Radyatörün üst vidası defalarca kırıldı ve tornacılarda süründüm. Sebebi orijinal olmayan krom radyatör kapağı aksesuarı olabilir. Çok çukurlara düşmekten olma ihtimali yüksek. Vida 2 kere kırılıp 2 kere gevşeyip düştükten ve her seferinde radyatör tekerleğe kadar söküldükten sonra sonunda daha büyük vida için yuva açtırdık ve hem büyük hemde krom nikelli kaliteli vida takarak sorun ancak çözüldü.
-Yol koşulları ve lastik tutunması hesaba katılarak gerçekçi bir değer olması açısından 7 saniyede 100km/h hıza çıkıyor. 15 saniyede 135km/h ile 0-400 metre tamamlıyor. 500cc ve üstü büyük motosikletler arasında ağırlığı ve düşük devri itibariyle çok yüksek performanslı değil ama ağırlığına göre çok çok çok iyi gidiyor. 1. viteste 65, 2. viteste 105, 3. viteste 140 yapıyor.
-Tork karakteristiği yüzünden otomobillerdeki turbo dizel motorlara benziyor. (Turbo gecikmesi olmadan ama) Çok düşük devirde bile çok yüksek çekişi var. Yani motorun çekmesi için belli bir devire gelmesini beklemenize gerek yok. Gazı açtığınız anında tepki veriyor. Patinaja çok eğilimli. Devir göstergesi zaten yok. Ama hesaplarımdan maks devrinin 7000 olduğunu söyleyebilirim.
-Motosiklet 46 beygir ama rakama aldanmayın. Beygir gücü sadece bir değerdir. Neredeyse tüm devir aralığı boyunca yüksek çekişe sahip. Yüksek devir olmadığı için 46 beygir değeri hesaplanıyor ama çok iyi gidiyor. 3000 devirde 65 beygirlik motosikletlerden bile 3 kat daha güçlü.
-Çoğu yüksek devirli motosiklet gibi kısa bir devir aralığında maksimum çekiş sağlamak yerine uzun bir devir aralığında sürekli yüksek bir çekişi var fakat yüksek devir yok. Bu sebeple her viteste ve her devirde iyi hızlanıyor ama çok yüksek son hız beklemeyin.
-Motosikletin düz yolda son hızı 160km/h. Yokuş aşağı 190da biten göstergenin sonuna kadar geldi. Son hızına çok çabuk çıkıyor ama hızlanma bir anda duruveriyor. Cam, grenaj vs olmadığı için 120-130un üstünde ÇOK rüzgar var felaket rahatsız ediyor. Beliniz ağrıyor, yoruluyorsunuz. Bu motosikleti kapalı kask olmadan kullanmayı düşünmeyin bile. Arkadan rüzgar alması 3. vitesteki performansını oldukça etkiliyor.
-Ön fren çok başarılı. Tekerlek kalın ve kaliteli olduğu için eğer "asfalt iyiyse" sonuna kadar tüm gücünüzle asılsanız dahi ön tekerlek kilitlenmiyor ve motorun üstünde duramayıp gidona düşeceğiniz kadar sert duruyor. Arka tekerlek kampana olduğu için çok çabuk kitleniyor ama kontrol sorunu yok. Kaygan asfaltta progresif fren ile çok çabuk duruyor, ön tekerlek kilitlense bile kontrol etmek kolay. Kampana arka frenin disk arka frenden daha şık olduğunu belirtmeliyim. Mükemmel asfaltta 100'den 0'a frenlemek yaklaşık 3 saniye ve 35 metre sürüyor. (Sürücü reaksiyon süresi hariç)
-Deposu çok ufak. Sadece 10 litre. Bunun üstüne 4 litre rezerv var ama benzin göstergesi yada uyarı ışığı yok. Normal bir kullanım ile 100kmde ortalama 5 litre yakıyor. Aşırı ekonomik kullanırsanız 4 litreye düşürmeniz mümkün. Gazı hiç kapamazsanız 6 litreyi geçmiyor. Ama çok yakıt yakacak şekilde kullanınca keyfi çıkıyor söylemeliyim. Yani deviri düşük tutup egsozun ahengiyle gitmek lazım! Rezervi düşünmezseniz bir depoyla ortalama 200km yapıyor. Gösterge ve uyarı olmadığından zaten rezerv sadece benzinciye gitmek için. Benzin durumunu Km göstergesinden takip etmek önemli çünkü yolda giderken aniden stop ediyor ve sol elinizle debriyajı sıkarken yine solda olan rezerv vanasını 120km/h hızla stop etmiş motorda çevirmek zor ve tehlikeli oluyor.
-Mesafe göstergesi dijital ve toplam km dışında iki ayrı mesafeyi aklında tutuyor.
-Arka amortisör çok kötü. Hem konforsuz hemde zıplatıyor. Her tarafın doğalgaz çalışması çukur tümsek vs olduğu ülkemizde konfor sorunu yaratıyor. Yere çok yakın olduğu için çok sık altını vuruyor. Ama vurulan bölge şase olduğu için hasar olmuyor.
-Kötü yol koşullarına ve sert kullanıma kesinlikle uygun değil. Bi çukura düştüm egsoz manifolddan çıktı, radyatör vidasından zaten bahsetmiştim. Başka bir çukura düştüm yüksek hızda titreşim başladı. (Cantlardan olabilir)
-Ağırlığı ve şekli itibari ile rüzgardan neredeyse hiç etkilenmiyor. (Yanal anlamda) Yani fırtınada açık otobanda giderken bile dümdüz gidiyor. Motorun kendisinde titreşim yok fakat bol bol çukurlara düşerseniz ve yüksek devirde kullanırsanız titreşim bekleyin. Ama zaten rüzgar yeterince vücut titreşimi (!) yapıyor motoru takmıyorsunuz.
-Pistonları tek krank pinine bağlı olduğu için Harley sesi çıkıyor. (PATA PATA değilde düzensiz PATATA PATATA şeklinde) Yani gerçek V-Twin motor var. Her V2 motor V-Twin değil. Hatta her V-Twin yazan motor V-Twin değil.
-Ses TONU Harley ile neredeyse aynı tonda olmasına rağmen orijinal egsozu SEVİYE olarak çok sessiz. Egsozun çıkışlarını açarak "kaliteli gürültü" elde edilebilir.
-Immobilizer (çipli anahtar) olması ve 250kg ağırlığı çalınmaya karşı ciddi avantaj sunuyor. Düz kontak çalıştırmak yada kaldırıp kamyonete koymak çok çok zor.
-Şaftlı olduğu için zincir sesi ve zincir bakımı derdi yok buda çok büyük avantaj.
-Su soğutmalı olması çok büyük avantaj.
-Sissy Bar (arkada oturanın yaslanması için) şiddetle tavsiye ederim. Sadece yolcunun değil sürücünün konforunuda çok etkiliyor. Ayrıca kuvvetli çekişinden dolayı sissy bar olmadığında artçı düşebilir.
-Birleştirilmiş çift eksozu çok şık duruyor.
-Düşük sıkıştırma oranı vs sebebiyle kaliteli yada yüksek oktanlı benzin istemiyor fakat arasıra rölantide gazı açtığınızda bir anda egsoz patlayıp stop edebiliyor. Tam bu anda gidon dönük durumda ise yatmak/devrilmek istiyor, ağırlığı dert oluyor.
-Servis aralıkları 6000de bir. Yani pek servise uğramıyorsunuz. Ve servisler gerçekten BAKIM, yani TAMİR değil. Rodaj 500kmde bitiyor ama 1000de servise gidiyorsunuz. 1000km rodaj bakımına 70YTL, 6000km bakımına 110YTL verdim. 10.000km şehir içinde hor kullandım gerçektende HİÇ arıza çıkmadı henüz. Sadece debriyaj kolu ile gaz elciği azıcık ses yapıyor (motosikleti çok yıkamaktan) oda basit bir yağlamayla düzeliyor.
Sonuç olarak fiyat/performans olarak düşünüldüğünde Shadow 750 çok iyi bir seçim. Buradaki performans kelimesi rahatlık/şıklık/tüketim/hız vs gibi tüm kavramları içeriyor. Ağustos 2006 itibariyle fiyatı 9000EURO civarında. Ama kendinizi kandırmayın. Bu motosikleti almakla bitmiyor bir sürü masrafı daha var. Aşağıda yazmak gerekirse:
-Motor Koruma: 150 EURO (ŞART! Yatırırsanız dua edersiniz)
-Sissy Bar: 150 EURO (ŞİDDETLE TAVSİYE)
-Krom Radyatör kapağı, alarm, branda vs çeşitli aksesuarlar: 200EURO (OPSİYONEL)
Çanta gereksinimi had safhada. Sigara paketi bile koyacak yeriniz yok. Heybe şeklinde çanta yaptırabilirsiniz ama 150-200 euro masrafı olacaktır. Ayrıca kilitsiz olacağı için dolu tutmak akıllıca olmayabilir. Bir Kawasakide kilitli sert çanta gördüm ama 1000 euro falan dediler aklım gitti. 5YTL değerinde lastikli fileyi şiddetle tavsiye ederim. Çok işe yarıyor. Benzin deposu düz olduğu için ufak mıknatıslı çantalar çok kullanışlı. Arka koltuğada file ile birşeyler (2.kask vs) koyabiliyorsunuz. Çoğu sissy bar'ın yine fileyle kullanmak üzere arka tepsisi var ama ben kendiminkine takmadım.
Brandayı en az 45 dakika beklemeden sakın örtmeyin. Egsozunuzun ve motorunuz branda kaplanıyor. Krom pastası ile uzun uzun girişmek gerekiyor. Ayrıca inip binerken egsoza dikkat. Tüm ayaklıklarda egsoz temas koruması var fakat yinede artçıların egsoza basıp ayakkabılarını eritmek gibi bir isteği oluyor!
Genel olarak sokaktaki otomobilciler (kafesçiler) 150-250cclik ufak çin cruiserları ile karıştırıp sürekli kapışma isteğinde oluyorlar. Ama Porsche, Ferrari, BMW M3, Subaru Impreza Turbo vs seviyesinde birşey gelmediği sürece hiç şansları yok. (Bu arabalarla kapışacaksanız Shadow almayın gidin SS alın) Evet Shadow'un 0-100km/h hızlanması 7 saniye ama 0-100km/h değeri 7 saniye olan otomobilleri geçiyor. Çünkü motosiklette tek arka tekerlek olduğu için diferansiyel yok ve patinajdan fazla kayıp yaşamıyor, otomobiller ise mükemmel olmayan asfaltta kalkmakta çok zorlanıyorlar. Fakat yinede uzun, alçak, ağır, düşük devirde torklu shadowu seri kaldırmanın oldukça zor olduğunu belirtmeliyim. Sürekli patinaja düşüp sağa sola savruluyor. Bu karaktere alıştıktan sonra bahsettiğim performans değerlerine ulaşabilirsiniz. Shadow kendisi ile benzer performansta bir otomobille yanyana kalktığında ilk saniye içinde motosiklet sanki iple gerilmişte fırlamış, yada motosiklet zaten gidiyormuşta kamera yeni çekime başlamış gibi kalkıyor. Bu ilk andaki fırlama sayesinde geçiyor zaten. Yüksek performanslı otomobiller Shadowu 120km/h üstü yüksek hızlarda duman ediyor. Bu sebeple 500 metreden uzun mesafelerde kuvvetli otomobillerle kapışmak anlamsız.
Motosikletten azıcık anlayanlar ilk olarak 2.5metre boyu ve 2 silindir V motoru görüyor.
29HP 250cc 150kg Hyosung bile olsa 500cc altında motosikletlerin tamamından daha yüksek performansa sahip. Kaç tane GT250R anahtarı aldım bilmiyorum çok kapışıyolar çook. 750cclik bir motoru neden 250cc bir motorla karşılaştırıyorsun diye haklı tepkiler gelebilir. Fakat "performans" karşılaştırması yaptığımızda düşük devirli ve ağır 750lik Shadowun performans olarak 250 ile 500lük (cruiser olmayan) motorlar arasında kaldığını görüyoruz. Ve sokakta GT250R sahiplerinin çok kapışası geliyor.
Sonuç olarak tarzınızı cruiser olarak belirlediyseniz, Harley hayranı iseniz, eski görünümlü (retro/classic) motosiklet fikri hoşunuza gidiyorsa Honda Shadow 750 tavsiye ederim. Ben cruiser tercih ettim çünkü bence endurolar çok yüksek ve lastikleri çirkin. Yani şehirde dağ bisikleti almaya benziyor. Nakedlar yeterince şık değil ve SS'ler çok konforsuz/tehlikeli. Touringlerde pahalı. Bu konuları düşününce cruiser ışıl ışıl görüntüsü ve düşük fiyatları ile tercih sebebim oldu. Yıkadıktan sonra hava kompresörü tavsiye edilir. Ufakları 15YTL, büyükleri 75YTL. Kompresör kullanmazsanız hareket ettiğiniz gibi her tarafından su fışkırıyor. Az önce silip parlattığınız yerlerde su lekeleri delirtiyor insanı!
Motosiklete iki kişi (artçı ile) binmeyi düşünüyorsanız zaten konforda rakipsiz. (Sissy Bar olması şartıyla) (Tamam goldwing daha konforlu ama fiyat?)
Uzun yola çıkacaksanız ön cam almak iyi bir fikir olabilir.
Bir motosikletin tarz olarak Harley Davidson'a benzemesi güzel bir cruiser olması için yeterli değil. İyi bir cruiser yüksek devir çevirmez, torkunu düşük devirde verir, V motorludur. Örneğin Kawasaki EN500, Yamaha Virago 535 gibi makinalar tam bir cruiser tadı vermiyor. Çünkü ufak cclerinden performans çıkarmak için normal naked motorlar gibi yüksek devirlerde çalışıyorlar, torklarını yüksek devirlerde veriyorlar. Hele EN500de V motor bile yok, ses yok görüntü yok. Bence Shadow yukarıda bahsettiğim "iyi cruiser" tanımlarını karşılıyor. Hatta V motorunun pistonları Harley'deki gibi tek krank pinine bağlı olduğu içinde ses tonu çok hoş. Yurtdışında farklı tarzlarda 750 Shadowlarda var ama ben benimki gibi ufak cantlı kalın ön lastikli alçak uzun olanları seviyorum. Bunu alternatifi kısa, yüksek, büyük cantlı ince ön lastikli modeller.
Performans, yakıt tüketimi, maliyetler, genel karakteristik, gizli detaylar, son hız menzil vs hakkında herşeyi aktardığıma inanıyorum.
Ancak yine de motor hacmini büyütmek niyetinde olan arkadaşlarımız da mevcut. Biri benim.
Hangisini alsam, tarz değiştirsem mi, cruiser'da devam edeceksem hangisi olmalı gibi soru işaretleri fazlasıyla kafamızı meşgul ediyor.
Honda Shadow 750 CC kullanıcılarından bir arkadaş, farklı bir sitede motoru ile ilgili izlenimlerini yazmış. Bence gayet açıklayıcı olmuş. Ben faydalandım açıkçası. Shadow'un sadece iyi yönlerini değil olumsuz yönlerini de paylaşmış.
Hadi buyrun ilgili şahsın gözünden shadow 750 CC izlenimlerine:
Not: Yasin, senden de bekliyoruz benzer bir analiz. Belki biz de katılırız bu kervana...
-------------------------------------------------------------------------
10.000kmyi geçtiğim Honda 750 Shadow (VT750C6, 2006 model) ile ilgili tüm izlenimlerimi burada paylaşmak istedim. Bu izlenimlerimde motosikletin iyi yönleri kadar kötü yönlerinide özellikle yazacağım. Yani amaç pek çok kişinin yaptığı gibi benim motosikletim çok güzel demek değil, nasıl olduğunu anlatmak, tecrübemi paylaşmak. Zaten bir sürü kötü yönü olduğunuda göreceksiniz. Forum kalitesizliği ile ünlenmiş bazı çin motosikletlerini övenler, hiç problemi yok diyenler ben 500km yaptım bişi olmadı diyenlerle dolu. Şöyle söyleyeyim: Ben şehir içinde 4 ayda 10BİN km yaptım.
Ayrıca yazdıklarım Honda Shadow'a alternatif olan Suzuki VL800/M800, VZ800/C800, Kawasaki VN800, Yamaha DragStar 650yide az çok ilgilendirmekte. Yani başlık genel ağır cruiserlara hitab ediyor denebilir.
Öncelikle zaten bilinen şeylerden bahsedeyim: Motosiklet tarz olarak Cruiser/Custom/Chopper. Haliyle geniş ve alçak bir koltuğu var, ayaklarınız ileride. Her tarafı krom kaplı, çok fazla temizlik istiyor, yıkaması silmesi kurutması dert, aksesuarları pahalı ve bol.
Benim tecrübe ettiğim iyi ve kötü yönleri:
-Scooterlar hatta tüm motosikletler dahil olmak üzere dünyadaki EN ALÇAK koltuğa sahip. Yerden sadece 65cm yükseklikte koltuğuyla kısa boylular için ideal.
-Dolu ağırlık olarak 250kg olması ile oldukça ağır ve hantal (performans anlamında değil, düşük hızda kontrol ve dar dönüş anlamında) olduğu söylenebilir. Düşük hızda manevralarda zorluk çıkarmasına rağmen 20-30km/h saat hızdan sonra cruiser olması ve yüksek TRAIL, RAKE değerleri (ön maşanın yere açısı sonucu oluşan temas mesafesi farkı ve gidon mili ile amortisör başları arasındaki mesafe farkı) sebebiyle çok dengeli bir şekilde düz gitmeye çalışıyor. Bu sebeple düz yolda kullanması çok kolay fakat dönüşler zor. Motosiklet ayaklıkları yere deyene kadar yatıyor fakat dönüş çapı yinede geniş.
-Debriyaj çok iyi değil. Motosiklet ağır olduğu ve alçak/uzun şeklinden dolayı motosiklet önünü kaldırmıyor. Asfalt kaygan ise aşırı patinaja düşüyor değilse debriyaj kaydırmayı yeğliyor. Ayrıca debriyaj elciği iyi ayarlanmaz ise çok sert oluyor ve eldiven kullanmazsanız boyası parmaklarınıza çıkıyor.
-Direksiyon kilidine anahtar zor giriyor. Her indiğinizde kitlemeniz gereken bu kilit insanı sinir ediyor.
-Lastikleri alternatif markalardan 1cm ince ama yinede oldukça kalın. (ön 120 arka 160)
-Tam bir drift (yanlama) motosikleti. Yukarı bahsettiğim sebeplerden dolayı dengesini ne kadar bozarsanız bozun kendisi düzelip dikleşiyor.
-Radyatörün üst vidası defalarca kırıldı ve tornacılarda süründüm. Sebebi orijinal olmayan krom radyatör kapağı aksesuarı olabilir. Çok çukurlara düşmekten olma ihtimali yüksek. Vida 2 kere kırılıp 2 kere gevşeyip düştükten ve her seferinde radyatör tekerleğe kadar söküldükten sonra sonunda daha büyük vida için yuva açtırdık ve hem büyük hemde krom nikelli kaliteli vida takarak sorun ancak çözüldü.
-Yol koşulları ve lastik tutunması hesaba katılarak gerçekçi bir değer olması açısından 7 saniyede 100km/h hıza çıkıyor. 15 saniyede 135km/h ile 0-400 metre tamamlıyor. 500cc ve üstü büyük motosikletler arasında ağırlığı ve düşük devri itibariyle çok yüksek performanslı değil ama ağırlığına göre çok çok çok iyi gidiyor. 1. viteste 65, 2. viteste 105, 3. viteste 140 yapıyor.
-Tork karakteristiği yüzünden otomobillerdeki turbo dizel motorlara benziyor. (Turbo gecikmesi olmadan ama) Çok düşük devirde bile çok yüksek çekişi var. Yani motorun çekmesi için belli bir devire gelmesini beklemenize gerek yok. Gazı açtığınız anında tepki veriyor. Patinaja çok eğilimli. Devir göstergesi zaten yok. Ama hesaplarımdan maks devrinin 7000 olduğunu söyleyebilirim.
-Motosiklet 46 beygir ama rakama aldanmayın. Beygir gücü sadece bir değerdir. Neredeyse tüm devir aralığı boyunca yüksek çekişe sahip. Yüksek devir olmadığı için 46 beygir değeri hesaplanıyor ama çok iyi gidiyor. 3000 devirde 65 beygirlik motosikletlerden bile 3 kat daha güçlü.
-Çoğu yüksek devirli motosiklet gibi kısa bir devir aralığında maksimum çekiş sağlamak yerine uzun bir devir aralığında sürekli yüksek bir çekişi var fakat yüksek devir yok. Bu sebeple her viteste ve her devirde iyi hızlanıyor ama çok yüksek son hız beklemeyin.
-Motosikletin düz yolda son hızı 160km/h. Yokuş aşağı 190da biten göstergenin sonuna kadar geldi. Son hızına çok çabuk çıkıyor ama hızlanma bir anda duruveriyor. Cam, grenaj vs olmadığı için 120-130un üstünde ÇOK rüzgar var felaket rahatsız ediyor. Beliniz ağrıyor, yoruluyorsunuz. Bu motosikleti kapalı kask olmadan kullanmayı düşünmeyin bile. Arkadan rüzgar alması 3. vitesteki performansını oldukça etkiliyor.
-Ön fren çok başarılı. Tekerlek kalın ve kaliteli olduğu için eğer "asfalt iyiyse" sonuna kadar tüm gücünüzle asılsanız dahi ön tekerlek kilitlenmiyor ve motorun üstünde duramayıp gidona düşeceğiniz kadar sert duruyor. Arka tekerlek kampana olduğu için çok çabuk kitleniyor ama kontrol sorunu yok. Kaygan asfaltta progresif fren ile çok çabuk duruyor, ön tekerlek kilitlense bile kontrol etmek kolay. Kampana arka frenin disk arka frenden daha şık olduğunu belirtmeliyim. Mükemmel asfaltta 100'den 0'a frenlemek yaklaşık 3 saniye ve 35 metre sürüyor. (Sürücü reaksiyon süresi hariç)
-Deposu çok ufak. Sadece 10 litre. Bunun üstüne 4 litre rezerv var ama benzin göstergesi yada uyarı ışığı yok. Normal bir kullanım ile 100kmde ortalama 5 litre yakıyor. Aşırı ekonomik kullanırsanız 4 litreye düşürmeniz mümkün. Gazı hiç kapamazsanız 6 litreyi geçmiyor. Ama çok yakıt yakacak şekilde kullanınca keyfi çıkıyor söylemeliyim. Yani deviri düşük tutup egsozun ahengiyle gitmek lazım! Rezervi düşünmezseniz bir depoyla ortalama 200km yapıyor. Gösterge ve uyarı olmadığından zaten rezerv sadece benzinciye gitmek için. Benzin durumunu Km göstergesinden takip etmek önemli çünkü yolda giderken aniden stop ediyor ve sol elinizle debriyajı sıkarken yine solda olan rezerv vanasını 120km/h hızla stop etmiş motorda çevirmek zor ve tehlikeli oluyor.
-Mesafe göstergesi dijital ve toplam km dışında iki ayrı mesafeyi aklında tutuyor.
-Arka amortisör çok kötü. Hem konforsuz hemde zıplatıyor. Her tarafın doğalgaz çalışması çukur tümsek vs olduğu ülkemizde konfor sorunu yaratıyor. Yere çok yakın olduğu için çok sık altını vuruyor. Ama vurulan bölge şase olduğu için hasar olmuyor.
-Kötü yol koşullarına ve sert kullanıma kesinlikle uygun değil. Bi çukura düştüm egsoz manifolddan çıktı, radyatör vidasından zaten bahsetmiştim. Başka bir çukura düştüm yüksek hızda titreşim başladı. (Cantlardan olabilir)
-Ağırlığı ve şekli itibari ile rüzgardan neredeyse hiç etkilenmiyor. (Yanal anlamda) Yani fırtınada açık otobanda giderken bile dümdüz gidiyor. Motorun kendisinde titreşim yok fakat bol bol çukurlara düşerseniz ve yüksek devirde kullanırsanız titreşim bekleyin. Ama zaten rüzgar yeterince vücut titreşimi (!) yapıyor motoru takmıyorsunuz.
-Pistonları tek krank pinine bağlı olduğu için Harley sesi çıkıyor. (PATA PATA değilde düzensiz PATATA PATATA şeklinde) Yani gerçek V-Twin motor var. Her V2 motor V-Twin değil. Hatta her V-Twin yazan motor V-Twin değil.
-Ses TONU Harley ile neredeyse aynı tonda olmasına rağmen orijinal egsozu SEVİYE olarak çok sessiz. Egsozun çıkışlarını açarak "kaliteli gürültü" elde edilebilir.
-Immobilizer (çipli anahtar) olması ve 250kg ağırlığı çalınmaya karşı ciddi avantaj sunuyor. Düz kontak çalıştırmak yada kaldırıp kamyonete koymak çok çok zor.
-Şaftlı olduğu için zincir sesi ve zincir bakımı derdi yok buda çok büyük avantaj.
-Su soğutmalı olması çok büyük avantaj.
-Sissy Bar (arkada oturanın yaslanması için) şiddetle tavsiye ederim. Sadece yolcunun değil sürücünün konforunuda çok etkiliyor. Ayrıca kuvvetli çekişinden dolayı sissy bar olmadığında artçı düşebilir.
-Birleştirilmiş çift eksozu çok şık duruyor.
-Düşük sıkıştırma oranı vs sebebiyle kaliteli yada yüksek oktanlı benzin istemiyor fakat arasıra rölantide gazı açtığınızda bir anda egsoz patlayıp stop edebiliyor. Tam bu anda gidon dönük durumda ise yatmak/devrilmek istiyor, ağırlığı dert oluyor.
-Servis aralıkları 6000de bir. Yani pek servise uğramıyorsunuz. Ve servisler gerçekten BAKIM, yani TAMİR değil. Rodaj 500kmde bitiyor ama 1000de servise gidiyorsunuz. 1000km rodaj bakımına 70YTL, 6000km bakımına 110YTL verdim. 10.000km şehir içinde hor kullandım gerçektende HİÇ arıza çıkmadı henüz. Sadece debriyaj kolu ile gaz elciği azıcık ses yapıyor (motosikleti çok yıkamaktan) oda basit bir yağlamayla düzeliyor.
Sonuç olarak fiyat/performans olarak düşünüldüğünde Shadow 750 çok iyi bir seçim. Buradaki performans kelimesi rahatlık/şıklık/tüketim/hız vs gibi tüm kavramları içeriyor. Ağustos 2006 itibariyle fiyatı 9000EURO civarında. Ama kendinizi kandırmayın. Bu motosikleti almakla bitmiyor bir sürü masrafı daha var. Aşağıda yazmak gerekirse:
-Motor Koruma: 150 EURO (ŞART! Yatırırsanız dua edersiniz)
-Sissy Bar: 150 EURO (ŞİDDETLE TAVSİYE)
-Krom Radyatör kapağı, alarm, branda vs çeşitli aksesuarlar: 200EURO (OPSİYONEL)
Çanta gereksinimi had safhada. Sigara paketi bile koyacak yeriniz yok. Heybe şeklinde çanta yaptırabilirsiniz ama 150-200 euro masrafı olacaktır. Ayrıca kilitsiz olacağı için dolu tutmak akıllıca olmayabilir. Bir Kawasakide kilitli sert çanta gördüm ama 1000 euro falan dediler aklım gitti. 5YTL değerinde lastikli fileyi şiddetle tavsiye ederim. Çok işe yarıyor. Benzin deposu düz olduğu için ufak mıknatıslı çantalar çok kullanışlı. Arka koltuğada file ile birşeyler (2.kask vs) koyabiliyorsunuz. Çoğu sissy bar'ın yine fileyle kullanmak üzere arka tepsisi var ama ben kendiminkine takmadım.
Brandayı en az 45 dakika beklemeden sakın örtmeyin. Egsozunuzun ve motorunuz branda kaplanıyor. Krom pastası ile uzun uzun girişmek gerekiyor. Ayrıca inip binerken egsoza dikkat. Tüm ayaklıklarda egsoz temas koruması var fakat yinede artçıların egsoza basıp ayakkabılarını eritmek gibi bir isteği oluyor!
Genel olarak sokaktaki otomobilciler (kafesçiler) 150-250cclik ufak çin cruiserları ile karıştırıp sürekli kapışma isteğinde oluyorlar. Ama Porsche, Ferrari, BMW M3, Subaru Impreza Turbo vs seviyesinde birşey gelmediği sürece hiç şansları yok. (Bu arabalarla kapışacaksanız Shadow almayın gidin SS alın) Evet Shadow'un 0-100km/h hızlanması 7 saniye ama 0-100km/h değeri 7 saniye olan otomobilleri geçiyor. Çünkü motosiklette tek arka tekerlek olduğu için diferansiyel yok ve patinajdan fazla kayıp yaşamıyor, otomobiller ise mükemmel olmayan asfaltta kalkmakta çok zorlanıyorlar. Fakat yinede uzun, alçak, ağır, düşük devirde torklu shadowu seri kaldırmanın oldukça zor olduğunu belirtmeliyim. Sürekli patinaja düşüp sağa sola savruluyor. Bu karaktere alıştıktan sonra bahsettiğim performans değerlerine ulaşabilirsiniz. Shadow kendisi ile benzer performansta bir otomobille yanyana kalktığında ilk saniye içinde motosiklet sanki iple gerilmişte fırlamış, yada motosiklet zaten gidiyormuşta kamera yeni çekime başlamış gibi kalkıyor. Bu ilk andaki fırlama sayesinde geçiyor zaten. Yüksek performanslı otomobiller Shadowu 120km/h üstü yüksek hızlarda duman ediyor. Bu sebeple 500 metreden uzun mesafelerde kuvvetli otomobillerle kapışmak anlamsız.
Motosikletten azıcık anlayanlar ilk olarak 2.5metre boyu ve 2 silindir V motoru görüyor.
29HP 250cc 150kg Hyosung bile olsa 500cc altında motosikletlerin tamamından daha yüksek performansa sahip. Kaç tane GT250R anahtarı aldım bilmiyorum çok kapışıyolar çook. 750cclik bir motoru neden 250cc bir motorla karşılaştırıyorsun diye haklı tepkiler gelebilir. Fakat "performans" karşılaştırması yaptığımızda düşük devirli ve ağır 750lik Shadowun performans olarak 250 ile 500lük (cruiser olmayan) motorlar arasında kaldığını görüyoruz. Ve sokakta GT250R sahiplerinin çok kapışası geliyor.
Sonuç olarak tarzınızı cruiser olarak belirlediyseniz, Harley hayranı iseniz, eski görünümlü (retro/classic) motosiklet fikri hoşunuza gidiyorsa Honda Shadow 750 tavsiye ederim. Ben cruiser tercih ettim çünkü bence endurolar çok yüksek ve lastikleri çirkin. Yani şehirde dağ bisikleti almaya benziyor. Nakedlar yeterince şık değil ve SS'ler çok konforsuz/tehlikeli. Touringlerde pahalı. Bu konuları düşününce cruiser ışıl ışıl görüntüsü ve düşük fiyatları ile tercih sebebim oldu. Yıkadıktan sonra hava kompresörü tavsiye edilir. Ufakları 15YTL, büyükleri 75YTL. Kompresör kullanmazsanız hareket ettiğiniz gibi her tarafından su fışkırıyor. Az önce silip parlattığınız yerlerde su lekeleri delirtiyor insanı!
Motosiklete iki kişi (artçı ile) binmeyi düşünüyorsanız zaten konforda rakipsiz. (Sissy Bar olması şartıyla) (Tamam goldwing daha konforlu ama fiyat?)
Uzun yola çıkacaksanız ön cam almak iyi bir fikir olabilir.
Bir motosikletin tarz olarak Harley Davidson'a benzemesi güzel bir cruiser olması için yeterli değil. İyi bir cruiser yüksek devir çevirmez, torkunu düşük devirde verir, V motorludur. Örneğin Kawasaki EN500, Yamaha Virago 535 gibi makinalar tam bir cruiser tadı vermiyor. Çünkü ufak cclerinden performans çıkarmak için normal naked motorlar gibi yüksek devirlerde çalışıyorlar, torklarını yüksek devirlerde veriyorlar. Hele EN500de V motor bile yok, ses yok görüntü yok. Bence Shadow yukarıda bahsettiğim "iyi cruiser" tanımlarını karşılıyor. Hatta V motorunun pistonları Harley'deki gibi tek krank pinine bağlı olduğu içinde ses tonu çok hoş. Yurtdışında farklı tarzlarda 750 Shadowlarda var ama ben benimki gibi ufak cantlı kalın ön lastikli alçak uzun olanları seviyorum. Bunu alternatifi kısa, yüksek, büyük cantlı ince ön lastikli modeller.
Performans, yakıt tüketimi, maliyetler, genel karakteristik, gizli detaylar, son hız menzil vs hakkında herşeyi aktardığıma inanıyorum.