PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Duyarlı Olmak



dhnsyd
21.Ağustos.2007, 12:08
Duyarlı Olmak,

Sevgili Arkadaşlar,

Daha önceden de bu konu ile ilgili bir yazım olmuştu. Rahmetli Raif Ağabeyin vefaatinde içinde bulunduğum duyguların etkisiyle oldukça saldırgan bir yazı yazmıştım. O günden bugüne fikirlerim halen değişti mi, hayır.

Motosiklet, hepimizin hayatında oldukça önemli bir yere sahip ve hatta birçoğumuzun hayatının çoğunluğunu kapsayan bir hobby. Kimimiz için artık hobby den çok bir ulaşım aracı. Ancak gördüğüm o ki, genç yaşlı demeden bir çoğumuzu da aramızdan alıp götüren ve bizlere büyük acılar bırakan bir hobby olmaya başladı. Bunda suçlu, acaba motosiklet denilen araç mı, yoksa bizler mi? Evet motosiklet tehlikeli bir araç. Ancak içinde bulunduğumuz şu ortamda yürümek de, alışveriş mağazasından alışveriş yapmakta, bankaya gitmek de tehlikeli. Diğer seçenekler de alternatifler yaratabiliyoruz. Suçu, kana susamış canilere atabiliyoruz. Ölenlere rahmet ediyor, kalanlara başsağlığı diliyoruz. Aynı motosiklette olduğu gibi. Ama motosiklet kazalarında ne hikmetse hiç motosikletlere suç bulmuyoruz. Bu aletlerin suçu yok mu? Bence var. Ama onların suç teşkil ettiği konuyu aslında bizler yaratıyoruz. Nasıl mı?

Yeni bir motosiklet modeli çıkıyor. Çok hoş, çok güzel.

"İşte hayatımın motosikleti, bundan mutlaka edinmem lazım. Bu sayede hem kendi egomu tatmin eder, hemde çevreme bol bol hava atarım.."

Yada,

"İşte benim almam gereken, bana yakışan motor bu. Bundan başkasını alırsam, çevremdekiler ne der sonra? Klasıma yakışmaz diğerleri!"

Yada,

"Hayat tehlikelerle dolu zaten. Olacağı varsa olacak. O yüzden alayım anasını sattığımın motorunu. Hem bana birşey olmaz. Koca camiada beni mi bulacak kaza?"

Gibi birçok sebepler üretiyoruz kendi kendimize. Henüz yeni motorcular (lütfen kimse alınmasın yeni motorcu dediğim için ama biraz çuvaldızı kendimize batırmanın zamanı geldi.) ki bunlardan kastım sene itibarıyla değil, km itibarıyla söylüyorum, motosikletini hemen büyütmenin yollarını arar oldular. Soruyorsun,

- 10000 km yol yaptım. Artık motorumu büyütmenin zamanı geldi, hem diğerlerinde büyük motosikletler varken benim ki onların yanında oyuncak kaldı, diyerek savunmalarını baştan hazırlıyorlar.

Yada,

- 16000 km oldu, biliyorum daha erken motorumu büyütmek için ama aklım o motorda işte. Aklımda kalacağına altımda yol alsın. Hem ben hız yapmam.

Arkadaşlar, kabullenmesek de motosikletini büyütmenin en büyük sebeplerinden biri, çevremize atacağımız "HAVA" dır. Altımızdaki motosikleti de aynı otomobilimiz gibi gösterişlisinden, en pahalı olanından, en güçlü olanından seçiyoruz. Hadi otomobilde bir şansımız var. Peki motosiklette var mı?

Henüz yeni motosiklet sahibi olan arkadaşlarla tanışma fırsatım oluyorlar. İlk motosikletleri büyük hacime sahip motorlar oluyor.

- 600 cc lik aldım ama gidip 1000 cc lik almadım. Biraz tecrübelenince onlardan alacağım.

Savunmaya bak!!!! Size kısaca bir teknik açıklama yapayım.

600 cc lik bir Racing, Motor Gücü 100-125 hp arasında. Bu gücü 11500 rpm ile 13000 rpm (Rpm = Devir/dk.) da sağlıyor. Yani, krank dakikada 11500 rpm dönüyor. Saniyede 191 defa dönüyor. Biraz düşündürücü dimi? Ve bu motorların 0-100 km/h hızlanma değerleri ise 2,4 - 2,9 saniye gibi oluyor. Şimdi bu gücü kontrol etmek sizce kolay mı?

Peki Racing değil de Enduro'dan bahsedelim. Aşağı kalır yanı mı var? Hayır.

650 cc lik bir Enduro, Motor gücü 45-55 hp arasında. Bu gücü 7500 rpm - 8500 rpm de sağlıyor. Yani krank dakikada 7500 devir dönüyor. Saniyede 125 kez dönüyor. Ağırlıkları ise 180 kg civarında oynuyor. Bunlarında 0-100 km hızlanma değerleri 4,5 - 6 saniyeler arasında değişiyor. Yani yukarıdakilerden çok da aşağı kalır değil. Evet bu gücü kontrol etmek, yukarıdaki bir racing ten daha kolay. Ama yeni başlayan biri için mi? Değil... Yada henüz birkaç bin km yapmış insan için mi? Yine hayır. 1000 cc likleri söylemeye gerek görmüyorum bile.

Avrupa'da yeni başlayan bir motosiklet sürücüsü, ilk olarak 50 - 200 cc arasındaki motosikletleri en az 2 sene kullanmak zorunda. Ondan sonra yeniden sınava girip, yeterlilik sağladığı takdirde 2 sene de 200 - 400 cc arasındaki hacimli motosikletleri kullanıyorlar. Ondan sonra seneye göre motosikletlerini büyütüyorlar. Ancak her seferinde yeterlilik sınavına tabi tutuluyorlar. Eğer bu sınavlardan başarısız olurlarsa, küçük cc li motosikletleri kullanmaya devam ediyorlar. Taa ki eğitmenlerini ikna edene kadar. Ancak maalesef ki ülkemizde bizler kendi kendimize yeterlilik veriyor ve en kısa zamanda daha büyük motosikletleri almaya çalışıyoruz. Sonuç "GERİDE ACILI BİR AİLE, ARKADAŞLAR, TEHLİKELİ İMAJ"

Sevgili arkadaşlar, 10000 -15000 - 20000 km ler tecrübe kazandırmaz. Bu km'lerle sadece kullanmış olduğunuz motosiklete adapte olursunuz. Onunla bütünleşirsiniz. Ancak yeni bir motosiklete geçtiğinizde ki bu büyük bir motosikletse, siz çok acemisinizdir. Ne motorun özelliklerini, ne karakterini bilmiyorsunuzdur. O motosiklet, sizin için POTANSİYEL BİR TEHLİKE 'dir. Şunu sakın aklınızdan çıkarmayın, ister 4 teker, ister 2 teker olsun her aracın bir karakteristik sürüş tarzı vardır. Bu aynı marka, model olsun farketmez. Şöyle deneyin, aynı model, aynı km.lerde, aynı marka bir başka arkadaşınızın motosikletini kullanın, farklı gelecektir size. Yabancılık çekeceksiniz. Hareket ederken, viraja girerken, fren yaparken çok büyük farklılıklar hissedeceksiniz. İşte o size yabancı bir motosiklet. Ve siz ona alışıncaya kadar sizin katiliniz olmaya aday. O ana kadar yapmış olduğunuz km'ler, o an için tamamen resetlenmiş olacaktır. Siz artık acemi durumunda olacaksınız. Ne zaman ki yeni motosikletinizle birkaç bin km yaparsınız, o zaman alışacaksınız. Ha burda eğer sizin yapmış olduğunuz km, eğer 10 -15000 km değil de 25-30000 km olsaydı, alışma süreciniz daha kısa olurdu. Daha fazlası olsa çok daha kısa süreler olurdu. Dikkat edin, tehlikede olduğunuz süreden bahsediyorum.

Geçtiğimiz sene Yunanistan'dan gelen motosikletli dostlarımızla yapmış olduğumuz konuşmalarda, aynı motosikletle 100000 km ler yapanlar, bunu aşanlar vardı. Onlar bu işi gerçekten hobby amaçlı yaptıklarından altlarındaki motosikletlerin büyük yada küçük olması, onlar için birşey ifade etmiyordu. Sonuçta yine iki teker üstünde hareket ediyorlar ve hobby lerini gerçekleştiriyorlardı. Onlar bizden daha mı az tecrübelilerdi peki? Tabii ki hayır. Ama onlar bilinçli kullanıcılardı ve motosikletin onlar için tehlikelerini bertaraf etmenin yolunu biliyorlardı.

Şimdi büyük bir motosikletin tehlikesinden biraz bahsedelim.

Her insanın içinde adrenalin duygusunu yaşamak vardır. Bunun çeşitli yollarını arar. Elimin altında güç olsun ama ben bunu kullanmam diyen yalan söyler. Mutlaka o gücü kullanır.

- Ya, uzun yolda araç sollarken, düşük gücü olan bir motor beni tehlikeye sokuyor. Bastım mı geçmem lazım ki tehlikeden kaçayım.

Geçme o zaman kardeşim. Yol boşalınca geç sende. Niye riske atıyorsun ki kendini? Güç olduğu sürece risklerini de artırıyorsun. Nasıl olsa geçerim düşüncesi ile ona göre yol almaya başlıyorsun. Bunu bilinç altından yapıyorsun. Oysa gücünü bildiğin bir motosiklet olsa altında, risklerini en aza indirmeye çalışıyorsun. Yol boşsa geçiyorsun, daha düşük limitlerde gidiyorsun, daha yavaş virajlara giriyorsun. Yani tehlikeleri otomatikman minimuma indirgiyorsun. Gideceğin yere daha rahat gidiyorsun, yorulmuyorsun, etrafını görme fırsatlarını kaçırmıyorsun. Süre olarakta hızlı gidenden çok az bir farkla ulaşıyorsun gideceğin yere.

Bir diğer nokta ise tehlike anında, tehlikeden mi kaçayım, motorun gücünü mü kontrol edeyim derken kaza zaten oluşuyor. Sadece büyük hacimli motosiklet değil sorun, ebatsal olarak daha büyük, ağırlığı daha fazla motosikletler de tecrübesiz insanlar için büyük tehlike oluşturuyor. Altınızdaki kütle ne kadar büyük olursa, kontrol etmeniz de o kadar zorlaşıyor. Bunu en kolay kaygan bir yolda hissediyorsunuz. Kendi cüsseniz ile altınızdaki kütleyi kontrol etmenin ne denli zor olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Yarış amaçlı üretilen motosikletlere dikkat edelim. Genelde çok hafif olurlar. Bunun sebebi sadece daha az ağırlık, birim kütleye düşen daha yüksek beygir gücü değil, kontrolü daha kolay bir kütle, daha az harcanan enerji, daha az yorgunluk vs. vs... Görüyorum ki 50 kg. olan bir bayan, 180 kg lık kütleyi kontrol etmeye çalışıyor. Sizce ne derece başarılı olabilir? Yada 70 kg olan bir adam, 240 kg lık bir kütleyi kontrol etmeye çalışıyor. Şöyle bir hesap vardı yanlış hatırlamıyorsam, bir insan, ancak kendi ağırlığı kadar olan bir kütleyi zorlanmadan kaldırabilir. Bunun üstündeki ağırlıkları, insan üstü bir çaba ile yapar. Ancak limitlerdir ve çok çabuk yorulur. (Halterciler hariç)

Bir de diğer bir konu sele yükseklikleri. Bacak boyu 75 cm olan bir kişi, 85 cm sele yüksekliği olan motosiklet kullanıyor. Tecrübesi ise zayıf. Ayaklarını yere koyma isteği sürekli var. Yavaşlamalarda hemen ayaklar yere iniyor. Yere değecek mi? Belki parmak uçlarında. Peki o kütleyi parmak uçlarında nasıl taşıyacak? Hasbelkader taşıyor. Ama en ufacık zorlanmada motosiklet yerde. Şanslı ise ayakları altında kalmaktan kurtuluyor. Diyeceksiniz ki Cross motosikletlerinde adamların ayakları bile yere değmiyor ama bu adamlar yarışıyor. Sizde de o tecrübe olsa, sizde binin. Adamların işleri. Yada uzun yıllardır artık motosikletin üstünde olduklarından, ayaklarını yere indirme gereğini pek duymuyorlar.

İşte arkadaşlar, yukarıda saymış olduğum bir çok sebep, motosikletleri kana susamış katillerden farklı kılmıyor. Ama bu cansız kütleler mi suçlu? Hayır. Buna sebep veren insanlar, yani yine bizler suçluyuz. Bu masum hobby amaçlı araçlarımızı, kana susamış cani yapan bizleriz, onlar değil. 1992 yılından beri bu motosiklet kullanıyorum. Toplam yapmış olduğum km, 300.000'e merdiven dayadı. Ama halen 650 cc bir motosiklet kullanıyorum. Bundan sonra alacağım da 650 cc olacak. Lütfen bu duyarlılığı sizlerde gösterin. Gösterin ki, artık bu mail guruplarında kaza haberleri, kaza sonucu ölüm haberleri olmasın.

Biliyorum yazı çok uzun oldu. Belki çok ukalaca bir yazı oldu. Ama eminim ki bir çoğunuz okuduğunda bana hak verecektir.

KONTROL EDEBİLDİĞİN GÜÇ HER ZAMAN GÜLDÜRÜR, KONTROL EDEMEDİĞİN GÜÇ İSE BİRGÜN ÖLDÜRÜR.

ÖLMEK İÇİN DEĞİL, ÖLENE KADAR MOTOSİKLETE BİNMEYİ DENEYİN.

Vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.

Sevgiler

MEHMETONUR
21.Ağustos.2007, 12:27
Motorsikletimi almadan önce de bu yazınızı okumuştum. Şimdi de hatırlamak için göz attım.
Gerçekten çok etkileyici ve faydalı.
Özellikle yeni motor almak isteyenlere...
Kendi adıma tesekkür ederim...

gecee
21.Ağustos.2007, 12:58
dhnsyd walla ne desem ki sana...
ilk defa okudum yazını...cok sağol bu güzel paylaşımın duyguların bilgilerin için ...
haksız olduğun bi konu var ...
yazın hiçte uzun değil...

altug
21.Ağustos.2007, 13:00
Paylaşım için çok teşekkürler. Sana katılmamak mümkün değil . İlk motora bindiğimde 125 cc idi, hız istemiyorum dedim. Sonra bununla ilgili ileri sürüş eğitimleri almaya başladım.(hala eğitim devam ediyor ve km yapıldıkça eğitim devam edecek) Daha sonra 250 cc , 650 cc ve en son 1100 cc lik motorda eğitim aldım.1100 cc lik motora ilk bindiğimde hatırladığım tek şey 3 viteste olduğumda 140 km yi gördüğüm ve hemen yanımda bitiveren hocamdan yediğim fırça idi. hani hız yoktu hani hız istemiyordun? dedim kendime . Sen farkında olmadan hız istiyorsun. Ve bunu farkettiğinde çok geç olabilir.

Çok sevdiğim bir abimin bir lafı var. Ben gözüm gördüğünce elim tuttuğunca motora bineceğim diyor ve 50- 55 yaşlarında. 1966 model sepetli bir BMW si var. Ankaradakiler belki tanırlar ali abiyi , Bu benim için bir zevk der Ali abi , amaç yüzüme yediğim rüzgarı hissetmek, rüzgarın şiddetli olup olmaması önemli değil der.

Son olarak bir dip not daha , eşimde eğitim alıyor benimle beraber , nasıl sıkıntı yaratmayan bir artçı olabilirim diye. Ve henüz benim arkama hiç binmedi . Nedeni ise enüst seviyede eğitimimizi tamamlamadığımız için.

Bu noktada paylaşmak istediğim hepimiz kendimize güveniyoruz ya karşıdakine, İleri sürüş eğitimlerinin temelinde kendi yapacakların değil karşıdan geleceklere karşı detaylar anlatılmakta ve uygulamalı gösterilmekte. Ne kadar iyi kullanırsanız kullanın bu eğitimlere katılmanızı öneririm sizlere.

Ve motor büyütmeden önce kendinizin büyüdüğünden emin olmalısınız. Hepimizi bekleyenler var ve bu bekleyenler küçüklüğümüzden beri bizim büyümemizi bekliyorlar. 33 yaşında evli bir insan, iş güç sahibi olmanız bakkala giderken annenizin karşıdan karşıya geçerken sağına soluna bak demesini engelleyemiyor.

Motordan önce biz büyümeliyiz , Bu yaş olarak değil tecrübe olarak ve bu bence 10000 -20000 km değil motorunuzla bütünleştiğinizi ve tek parça olarak hareket ettiğinizi hissettiğiniz andır.

Sevgilerimle

jashuaa
21.Ağustos.2007, 13:19
Yazı tam anlamıyla mükemmel olmuş ve neyin ne olduğunu çok iyi açıklamış. bence bu yazı mümkün olduğunca çok kişiye ulaşmalı. imkanı olan arkadaşlar başka yerlerdede paylaşırsa iyi olur düşüncesindeyim tabi yazan arkadaş bir mahsurunu görmezse.

xerline
21.Ağustos.2007, 13:28
Eline saglık kardesim

dhnsyd
21.Ağustos.2007, 13:33
Tabikide mahsuru yok arkadaşım...Herkesin okuması gereken bir yazı diye düşünüyorum...

okan
21.Ağustos.2007, 13:40
dhnsyd kardeşim yazını okudum çok beğendim.. güzel şeylere temas etmişsin.....

okurken eski günlerimi hatırladım...
1000 cc şaftlı makineyle neler yaptığımı... o zamanlar 68 kilo geliyordum ve altımdaki alet 350 kilo geliyodu...ve ehliyetsiz binlerce km yol yapmıştım şehirler arası...
trafik polisleri sadece sohbet etmek için durduruyordu uzun yolda....(1990 -1996 arası)o aleti bile tek tekere kaldırmaya çok uğraştığımı hatırlıyorum şimdi .... bazen yüzüm kızarıyo yaptıklarımı hatırlayınca ama o zamanlar yoktu şimdiki bilinç.....

şimdi işime yaradığı için regale biniyorum çevremin ve arkadaşlarımın alaya almalarına karşın.... çünkü hepsinin altında bisiklet varken ben kilomun 6 katı motorla geziyordum o zamanlar..
hepsi için motosiklet hevesine sebep ben olmuşumdur...ama şimdi 250 lik motora biniyorum... çünkü gözüm kesmiyor artık.. pratiklik ön plana çıkıyor....ağır makineyle çok yerlerde kalmışımdır .. dört beş kişi bulup 1 metre geriye çekebilmek için neler çekmişimdir...

bu aralar shadow takıldı aklıma .. ama pratiklikten vazgeçmemek adına regalimide elden çıkarmayı düşünmüyorum açıkçası....

yenikoylu_ua
21.Ağustos.2007, 16:01
Eline emeğine sağlık kardeşim herkez bu söylediklerinden bir ders çıkarır herhalde

ozzymania
21.Ağustos.2007, 16:09
dhnsyd klavyene sağlık güzel yazmışsın.
Bende okan abiye katılıyorum, geçen gün hep almak istediğim shadow'un üzerine oturdum ve ben bu motoru yolda nasıl döndürürüm kontrol altına alabilirim diye düşündüm ilk defa shadow'dan gözüm korktu.
ne demişler kontrolsüz güç güç değildir.

Aksu
21.Ağustos.2007, 16:39
Evet dediklerin tamamen doğru olan şeyler. İnsanoğlu hazımsız doyumsuz tabii yüzde yüz demiyorum. Motorun da yüksek cc li olanını isteyecek, hızlı kaçanı da yüksek olanı da, görünüm itibarıyla baba olanı da yani ağır olanı da.
Ondan sonra yolda bir ters durumda yandım anam, bırak onu benim regal bile ayağı açık sandım yavaşca bırakırken baktım gidiyo asıldım ama o beni çekti derken yan koruma demirine yavaşça bıraktım sonra öbür taraftan kaldırdım ayağa. Verdiğin örneklerle Okan ın verdiği örnekle insan baş edebileceği şekilde bir motor almalı bence. Hava atmak için değil. Yazın için de teşekkür ederim gerçekleri anlatan satırlara ne denir.