PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Motosiklette Doğru Oturuş Posizyonu



aidikurt
21.Ağustos.2007, 18:58
MOTOSİKLETTE DOĞRU OTURUŞ POZİSYONU

Motosiklette doğru oturuş pozisyonu neden önemlidir?" ya da "Nasıl bu araç üzerinde yanlış oturabilirim?" sorusu muhtemelen bu yazıyı okumakta olan kişilerin bir kısmının zihninde şekillenmiştir. Nereye oturulacağı ve nereden tutulacağı iyi kötü belli olmasına rağmen uzun yıllardır ve uzun kilometrelerdir kullanmakta olan kişilerin bile sıklıkla motosiklet üzerinde yanlış konumlandıkları gözlemlenebilmektedir. Doğru oturuş pozisyonunun sürücüye kazandırdıkları ise yüksek manevra kabiliyeti, kontrol mekanizmalarına kolay ulaşım, ivmelenme ve yavaşlama gibi değişikliklerden sürücünün etkilenmemesi ve virajlarda veya olası düşüşlerde kişinin güvenliğini sağlaması olarak sıralanabilir.

Akılda kolay kalabilmesi açısından yukarıdan aşağıya doğru sıralayacağımız 7 maddeye sırayı bozarak kalçadan başlama zorunluluğu vardır, çünkü araca oturmadığımız takdirde bu sıralamaya geçmek mümkün olmayacaktır. Öncelikle tam olarak araç üzerindeki doğru konumu bulmak için motosiklet öncelikle orta sehpaya alınır. Ayaklar, oyuk kısımları tam ayaklıklara gelecek şekilde ayağa kalkılır. Ayaktayken eller gerilip parmak uçları elciklere değecek şekilde tutulur ve seleye rahatça oturulur. Oturduktan sonra gidon tam sağa ve tam sola çevrilecek dizlerin dönüşe engel olup olmadığı kontrol edilir. Sele üzerinde konumlanılan yer, kontrollere en rahat ulaşabileceğiniz pozisyondur. Eğer çok geriye oturulursa ellerdeki kontrol mekanizmalarına kolayca ulaşılamaz, eğer çok öne oturulursa dizler daha çok kırılmak zorunda kalınacağından ayak uçları da daha yere bakar bir açıya gelir ki bu da istem dışı arka frene basılmasına ya da vitesin düşürülmesine neden olabileceğinden tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu noktadan itibaren geriye kalan 6 madde ise yukarıdan aşağı sıra izlenerek sayılacaktır.

İkinci madde olan gözler, göz seviyesinde yere paralel olan düzlem üzerinde, gidilen yöne bakar durumda olmalıdır. Duruş, kalkış, ya da sürüşün herhangi bir evresinde göstergelere, yere, gidon ya da ön lastiğe bakar durumda olmaktan kaçınılmalıdır.

Üçüncü madde olan omuzların tek görevi rahat ve aşağı doğru düşük olmaktır. Unutulmamalıdır ki sürücü kendisini araca dizleri ile yakıt deposunu sıkarak sabitler. Vücudun belden yukarıdaki kısmı oldukça rahat olmalıdır. Dolayısıyla eller, kollar ve omuzlar, araca gidona asılarak sabitlenilmediği için rahat olmalıdır. Kasılmış omuzlar manevra kabiliyetini kısıtlarken sürüş sonrası tutulma ve ağrılara da neden olacaktır.

Dördüncü madde dirseklerin konumudur. Dirseklerin kırık olmadığı, yani kolların dümdüz olduğu durumlarda hem manevralar omuzdan yapılmak durumunda kalındığından manevra kabiliyeti kısıtlı olacaktır, hem de kırık olan kolların ikincil amortisör görevi, yani yoldan gelen darbeleri emebilme özelliği kullanılamayacağından tüm darbeler vücudun üst yarısına yumuşatılamadan iletilecektir. Bu açıdan dirseklerin hafif kırık olması gerekmektedir.

Beşinci madde ellerin konumudur. Bileklerin açısı düze yakın olmalıdır. Doğru açı, kollar vücudun yanında rahatça sallandırılıp eller hafifçe yumruk yapıldığında bulunur. Bileklerin konumunu bu noktadan sonra bozmadan eller elciklerin üzerinde konabilir. Eğer bilekler dışbükey konulursa gaz kolu istem dışı fazla açılabilir. Eğer içbükey konulursa hem eller vücudun üst kısmının ağırlığını gidona aktarıyor ve ona taşıtıyor demektir - ki bu yine manevra kabiliyetini olumsuz yönde etkileyecektir - , hem de gaz kolunun gerektiğinde yeterince açılamamasına sebep olur. Elcikler, mümkün olduğunca ortasına yakın bir yerden tutulmalıdır. Eğer çok dışarıdan tutulursa sinyal, korna gibi kontrol düğmelerine kolayca ulaşılamaz, eğer çok içeriden tutulur ise yine manevra kabiliyeti olumsuz yönde etkilenecektir.

Ön fren ve debriyaj levyeleri ise temel teknik olarak dörder parmakla sıkılmalıdır. Debriyaj tam ayırma gerçekleştirdiğinde levye elciğe değdiğinden arada herhangi bir parmak bırakma lüksü yoktur ve dört parmakla sıkılması kaçınılmazdır, ancak kişinin ön fren levyesini farklı parmak kombinasyonları ile kontrol etme alışkanlığı önceden var ise dört parmak kullanımı konusunda ısrarcı olunması, bu yeni tekniğe adaptasyon süresince kişiye zaman kaybettireceği için ön frende kazanılmış alışkanlığın (iki parmak, tek parmak ya da işaret parmağı hariç üç parmak gibi) korunması tavsiye edilebilir. Temel teknik olarak levyelerin kullanılmadığı zamanlarda parmaklar elciklerde bekler, levyeyi tutmaz. Bu, hem manevra kabiliyetini, hem de gaz kolu kontrolünü yukarılarda tutar. Ancak trafik koşuları parmakların elciklerden levyelere ulaştırılırken geçen zamanı kaybetmenin göze alınamayacağı durumları doğurduğunda parmaklar bu levyeler üzerinde bekler durumda kullanılabilir.

Altıncı madde dizlerin konumudur. Dizler, her zaman (virajlar da dahil) yakıt deposuna yapışık ve onu hafifçe sıkar durumda olmalıdır. Bu, bel hareketlerimiz ile araca yön verebilmemize ve manevralarımızı çabuklaştırmamıza olanak sunar. İvmelenme ve yavaşlama anlarında ise depo, dizler arasında daha da sertçe sıkılmalıdır. Bunun sebebi ivmelenme ve yavaşlama anlarında kendimizi araca dizlerimizle sabitlememiz gereğidir. İvmelenme sırasında vücut geride kalma, frenleme anında ise önde doğru yığılma eğilimine girer. Bu etkilere karşı koymak için sürücü kendisini elleri aracılığıyla gidona sabitler ise bu yine manevra kabiliyetini olumsuz yönde etkileyecektir. Tutunma işlemi dizlerle depo sıkılarak gerçekleşir ve bu eğilimlere karşı koymak da bel yardımıyla sağlanır.



Yedinci ve son madde, ayakların konumu ve açısıdır. Dizlerin kapalı olmasından da kolayca tahmin edilebileceği gibi ayaklar birbirine paralel ve tam karşıyı gösterir biçimde kapalı olmalıdır. Eğer ayak uçları dışarı bakar durumdaysa dizler de bir süre sonra ister istemez açılacaktır. Ayak oyukları ayaklıklara gelecek şekilde, parmak uçları da arka fren pedalı ve vites kolunun hemen üzerinde olacak şekilde konumlandırılmalıdır. Parmak uçları bu kontrol uzuvlarının üzerinde bulunmalı, ancak onlara temas etmemelidir. Eğer temas ederlerse arka fren lambası sürekli yanar, balatası aşınır ve çukur veya tümseklerde istem dışı vites küçültülebilir. Sol ayak vites pedalının yanında durur ise bu, dizlerin açılmasının yanı sıra herhangi bir düşme anında parmakların vites kolu ve asfalt arasında ezilmesi sebep olur. Eğer vitesin altında olur ve sol virajda araç yeterince yatar ise yere değmesine ve zarar görmesine sebep olabilir. Bu açıdan ayaklar hiçbir zaman zaman kontrol uzuvlarının yanı veya altında değil, her zaman üzerinde tutulmalıdır. Eğer üzerinde tutmak bileği çok zorluyor ise ayaklar biraz geriye çekilebilir ve ayaklıklara oyuk yerine parmakların hemen ardındaki çıkıntı yapan etli kısım ile basılabilir. Bu durumda parmak uçları geride kaldığından fren ya da vitese ulaşana kadar bir miktar zaman kaybedilecektir, ancak bu, parmakların zarar görmesine ya da dizlerin açılmasına oranla çok daha tercih edilir bir durumdur.


Unutulmamalıdır ki doğru oturuş posizyonu sürüşün her aşamasını birinci dereceden etkileyen bir konudur ve bu doğru konumlanma teknikleri benimsenmediği sürece kişinin becerilerini geliştirmesi oldukça zorlaşmaktadır.