PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 1-2 Eylül Çanakkale'ye Niyet "Bakın burda gezilmişi var!"



infinitedreams
28.Ağustos.2007, 14:08
Bu hafta sonu (1-2 Eylül) yapacağım Çanakkale turunun öngörülmüş gezi notları. Aslında ‘yaşanmamış bir hatıram’ da diyebiliriz. Plana sadık kalınarak yazılmıştır. Umarım buradaki kadar sorunsuz bir yolculuk olur.

---

Yol’dayım. Yolda değil, Yol’da.
Yakından tanıdığım bir motosiklet grubunun ‘Erkek Erkeğe İğneada” gezisine gidiyorum. Aslında oraya gitmiyorum. Yapacağım şey uğramak. Eğer gecenin bir-kaç saatini çadırında geçirmeme izin verecek birini bulursam ne ala. Yoksa da önemli değil. Yıldızları yorgan yapmayalı çok olmuştu. Sabahında pek de keyifli uyanamayabiliyorsunuz ama… dert değil. Tüm dünyayı kıçı büyüklüğünde bir sele üstünde gezen onca adam varken, toprak üstünde geçen bir gecenin lafını yapmak çok komik olur. Sürüş gayet keyifli. Hava erken mi karardı ne? Bu pek normal değil. Tabii ya… yine güneş gözlüğümü gözümde unutmuşum. Eğer kendi motorumda olsaydım hemen çıkartırdım ama altımda şu an bir DL var. Müsait bir yerde sağa çekmeliyim.

Müzik dinlemiyorum. Özellikle uzun yolda –dikkati dağıtmamak kaydıyla- eğitmenler müzik dinlemekte sakınca görmüyor. Yalnız altımda yabancı olduğum bir makine var ve hava karardığı için kulaklarıma gündüze göre daha çok ihtiyaç duyuyorum. Büyük olasılıkla psikolojik. Hâlbuki Theatre of Tragedy’nin “…and when he falleth” şarkısı iyi olurdu şimdi. Neyse… gündüz tadını çıkarırım artık. Şimdi bütün bunları bir kenara bırakıp önümdeki yolu gezmeliyim.

İlk kez cruiser harici bir motosiklete bu kadar uzun süre biniyorum. Ve ilk kez 250 cc’nin üzerinde bir motora da bu kadar uzun süre biniyorum. Az buz değil… neredeyse üç katı! Hızlanması, durması, viraj kabiliyeti, yüksekliği… kısacası her şeyi farklı. Gidonu döndürüyorsun ama göstergeler sabit kalıyor… aman Allah’ım! Yoksa dönemiyor muyum?

İki şeyden emin oluyorum; her ne tip motosiklet olursa olsun, sürmek dünyanın en zevkli işi. Ve her ne kalite ve büyüklükte olursa olsun cruiser bambaşka. Uzun yolda yoruyormuş, o yüzden touring en iyisiymiş falan diyenleri boş verin. Eğer gerçekten touring ya da yol endurosu seviyorsan hiç durma, git bir tane al. Ama cruiser seviyor da, uzun yol için daha rahat, avantajlı falan diye değiştirmek istiyorsan bunu yapma. Öyle bir keyfi harcarsın ki… yazık olur.

…diye diye vardım İğneada’ya. Herkes erkek erkeğinin rahatlığında. Güreşenler, koşturanlar, bağıra çağıra hikâyelerini anlatanlar… yani toplu taşıma araçlarında, ofiste, törenlerde göremeyeceğiniz her şey. Şu ilerdeki adam, minibüs şoförüyle ettiği kavgayı anlatıyor yarı sinirli, yarı gülerek. Hafta içlerini kravatlı geçiren o adam, hikâyesini patronuna anlatıyor sanki. Gözlerinden okunuyor bu. Biri yüzmekten bahsediyor. Gece vakti bırak yüzmeyi, parmağımı bile sokmam denize… beni geçin. En iyisi bir kenara geçip müzik dinleyeyim. Zaman ilerliyor. “Yazık” diyorum. “Saat gecenin 3’ü… ve yarın bu saatlerde, buradakilerin hiç biri uyanık olmayacak”. Çürüyüp giden enerjiye üzülüyorum. Öyle ya… geceleri uyumak zorundayız. Çünkü gündüzleri yüksek performans çalışmak zorundayız. Aslında Fight Club’da dendiği gibi yapıyoruz; “Sevmediğimiz işlerde çalışıp, istemediğimiz şeyler alıyoruz”. Sakın bana “ben işimi seviyorum” deme. Yaptığın şey aslında nispeten sevmek.

Uyudum.

Uyandım. Sabahın erken bir saati. Apar topar bir şeyler yiyoruz buraya beraber geldiğim CBF 600’lü Serkan’la. Uyanmış olan bir-iki kişiyle tokalaşıp Yol’a çıkıyoruz. İstikamet; bir devrin battığı, bir vatan kalbinin attığı yer… destanın, kanla üzerine yazıldığı topraklar. İstikamet Sedülbahir, Alçı Tepe, Arıburnu, Kanlı Sırt, Conk Bayırı… Yol Çanakkale’ye çıkıyor.

Uyuşuk geçen ilk yarım saatlik sürüşten sonra yavaş yavaş acele etmeye başlıyoruz. Görülmesi gereken o kadar çok yer var ki, zaman yetmeyecek… hızlanıyoruz. Yalnız oraları görebilmemiz için tek parça kalmamız gerekiyor… gözümüzü dört açıyoruz. İbreyi göstergenin bir yerine kitleyip tüm efendiliğimizle akıyoruz yolda. Bir iki küçük molanın dışında ara ara fotoğraf çekmek için durakladığımız yerler oluyor. Yalnız üzerimizdeki acelecilik hala devam etmekte. Kaskımızı çıkarmadan çekiyoruz fotoğrafları… sanki işimizmiş de, bir an önce bitirip gitmek istiyormuşuz gibi. Yolun sonunda birileri bizi çağırıyor gibi hissediyorum. Koşuyoruz.

Ve Şehitlik. Gelibolu’dan Eceabat’a bir dolu yer. Bir asır önce insan aklının alamayacağı şeylerin yaşandığı yerler.

Geçtiğimiz haftayı Çanakkale Savaşı’yla ilgili bir-kaç belgesel izleyerek ve internette rehber niteliğinde yayınlanan kaynakları okuyarak geçirdiğimiz için turumuz inanılmaz verimli geçiyor. Şu an yemyeşil olan tepelerde direnen ecdadı ve aşağıdaki gemilerden hiç ara vermeden tepeyi döven topları görebiliyoruz. Ellerimiz titriyor, gözlerimiz doluyor... ama fazlası yok. Gönül istiyor ki bir şeyler söyleyeyim o anla ilgili… olmuyor. O an insanın hissettiklerini anlatacak kabiliyette bir dil bilmiyorum ben. Sadece yaşıyorum. Devamında her bir yerini soluyorum Şehitliğin. Sonra bir Fatiha gönderiyorum her bir şehidin ruhuna… ve akşama doğru ayrılıyoruz oradan. Ülkenin her bir yeri gidip görmeye değer güzellikte. Akdeniz’e gidin, İç Anadolu’ya, daha Doğu’ya ve Karadeniz’e… ama sakın ha! Sakın Çanakkale’yi görmeden ölmeyin.

Eceabat’tan feribota biniyoruz demir atlarımızla. Merkeze geçip bir şeyler yemeliyiz. Çanakkale’nin bir ilçesi olan Biga’da 6 sene öğrencilik oynamıştım… o yüzden az çok bilirim oraları. Serkan’la beraber güzel bir lokantanın önüne yığılıyoruz. Sahili ve sahil yolunu gören bir yer. Boğaz inanılmaz görünüyor. Caddede bir sürü motorcu var. 3 sene önce bu kadar kalabalık değillerdi. Gelip geçeni izlerken bir cruiser görüyorum… içim gidiyor. Etrafta bir sürü neşeli insan. Havasından mı, suyundan mı bilmem, hep öyle neşelilerdir zaten. Tüm güzelliklerine rağmen üstüne basa basa düşünüyorum; “İstanbul bambaşka”.

Şehitlik tahminimizden kısa sürdüğü için akşama daha vakit var. Zaman yetmeyecek diye o kadar da kasılmıştık. Artan zaman planı genişletmemize yaradı. Çanakkale’de biraz daha vakit geçirme kararı aldık. Aslında gidilecek bir-kaç yer var ama biz gitmiyoruz. Çünkü sadece dolaşacak kadar arttı zamanımız. Yani Truva’yı gidip görecek kadar değil mesela. Biz de turluyoruz amaçsızca. Fazla da büyük olmayan şehir merkezinin bütün caddelerine girip çıkıyoruz. Bunu da İstanbulluluğumuzdan yapıyoruz aslında. Yani yaptığımız şey gündüz vakti şehir içinde trafik sıkıntısı olmadan motor sürmek. Hiç İstanbul’dan çıkmayan biri bunun ne kadar büyük bir keyif olduğunu asla anlayamaz. Tabii bu arada devasa DL’ye de baya bir alıştım, tadını çıkarıyorum. Yok yok… dediğimin arkasındayım. Hiçbir motor cruiser’in yerini tutamaz… ama dünyadaki hiçbir şey de herhangi bir motorun yerini tutamaz.

Artık daha önce geçtiğimiz yerlerden geçmeye başladığımızı anlayınca ‘yeter’ diyoruz. Rotaya devam. Biga’da hem Serkan’ın hem de benim tanıdıklarım var. Oraya da uğramak için dönüş yolunu Bursa üzerinden planlamıştık. Yani önümüzde –şimdilik- 100 kilometrelik bir yol var… düşüyoruz o yola. 30 kilometre sonra, eskiden beri hoşuma giden turist tuzağı zekice hazırlanmış tabelayı görüyoruz. Üzerinde; “Tarih, Doğa, Deniz… işte Lapseki’miz” ve “Nature, History and Sea… here is Lapseki” yazıyor. Daha önce onlarca kez geçip sadece üç kez uğradığım ve görmeye değer bir şey bulamadığım için hiçbirinde on dakikadan fazla durmadığım Lapseki’yi es geçmek istiyorum ama Serkan tabelanın tuzağına düştüğü için ille de durmak istiyor. “Peki” diyorum ben de. Kendi Lapseki rekorumu kırıp 20 dakika takılıyorum oralarda. Takılıyorum dediğim de limanda içtiğimiz iki bardak çay. Serkan kuru bir inatla çaycıya “burada nereleri gezebiliriz” diye soruyor. Adam kısa ve öz bir cevap veriyor. Kendinden emin bir tavırla “Buralara kadar gelmişsiniz. Çanakkale’ye gidin, Aynalı Çarşı’yı görün. Geceyi burada geçireceksiniz yarın da mutlaka Şehitliğe gidin” diye cevaplıyor. Ben demiştim Lapseki’de bir şey yok diye. Aynalı Çarşı’ya gelince… büyük bir dükkan büyüklüğünde küçücük bir yer. Girişine iki tane ayna koymuşlar, bütün esprisi bu. O türkü de olmasaydı çoktan kapanır giderdi. Belki internet kafe falan olurdu. İnan bana Serkan, kaçırdığımız bir şey yok… sadece Şehitliği yeterince gezemedik.

Biga için kalan 70 kilometrelik yolun son kilometrelerine doğru içimi garip bir duygu kaplıyor. Ne Serkan’la yolda olduğumun farkındayım, ne de altımdaki motorun. Şehre yaklaştıkça, kendime yaklaştığımı hissediyorum. Ömrümün belki de en güzel 6 yılını geçirdiğim yer orası… kolay değil. Oturup hakkında kitap yazabileceğim kadar çok şey. Birçok arkadaş, birkaç dost... çeşit çeşit anı. İlk motosikletimi orada kullanmıştım. Hem o dönemlerdeki karanlığıma anlam katan ve hala “yaşıyorum, çünkü…” diye başlayacağım bir cümleye cevap olan insanla da orada tanışmıştım. Her şey hala ne kadar da canlı. Kokusunu duyabiliyorum.

…ve şehir merkezi yazan tabeladan içeri giriyoruz. Hissettiğim şey dış kapıdan evime girmek gibi bir şey. Birazdan odalarını gezeceğim evimdeyim sanki. Yemek yediğim lokantaların mutfak, takıldığım kafenin salon, ve yaşadığım evin yatak odası rolünü üstlendiği kocaman bir ev. Ne kadar da özlemişim. Serkan’la anlaşıp ayrılıyoruz. O kendi tanıdığının yanına gidecek, ben de Ayhan’ın yanına. Bana motor kullanmayı öğreten, kendi motorunu benim eğitim motorum yapan 35 yaşındaki serserinin yanına yani. Sürpriz olsun diye aramadım bile. Genellikle takıldığı yerin önüne park edip içeri girdim. Yoktu. Aramak için telefona davrandığımda dışarı baktım. Aha… orada işte. İçeri girmeden önce motor ilgisini çekmiş, inceliyor. Bizim Biga’da scooter ve mobiletlerin dışında toplasan 10 tane motosiklet yoktur. Haliyle ilgisini çekiyor ve ‘kimin bu’ diye merak ediyor. Hemen yanına koştum. Sıkıca tokalaşıp sarıldıktan hemen sonra ‘nasılsın’ bile demeden sordu; “motorun nerde?”. Neden DL’yle geldiğimi izah edene kadar canım çıktı. Hayatımda gördüğüm en sıkı cruiser’cılardan biri olduğu için bana demediğini bırakmadı. Olur böyle şeyler.

Sonrası dönüş yolu. Tekrar vurduk yollara. Bandırma, Bursa, Yalova, Topçular derken feribotla Eskihisar’a ve en nihayetinde evimize vardık. Lafı edilecek uzunlukta bir yol değildi belki ama bu sürede neler hissettiğimi bir de bana sorun. Uzun bir süredir yaptığım en uzun yoldu… Şehitliği görmüştüm… beni ben yapan şehre gitmiştim ve deliler gibi sürmüştüm. Sanırım ben mutlu bir adamım… çünkü motorcu’yum

AytugA
28.Ağustos.2007, 14:25
Nîhat'ım dellendiriyorsun adamı :)
Bak sonra takılacağım peşinize, geleceğim Çanakkale'ye kadar, sonra doyur bakalım doyurabilirsen bünyeyi :mrgreen:

Şaka bir yana, İğneada harika olacak. Umarım herşey bu yazdıkların gibi, sorunsuz ve manzume kıvamında olacak, beraber kaptanın seyir defterini yazacağız :D

İğneada'da görüşmek üzere 8)

Sevgiler,
CB.

inci
28.Ağustos.2007, 14:29
demek" erkek erkeğe " peki nihatçığım ;) mesaj alınmıştır :) ;)

infinitedreams
28.Ağustos.2007, 15:00
Aytuğ, gel işte kardeşim sen de. Millet sabah uyurken kaçar gideriz. Bir de not bırakırız... olur biter.

İnci Hocam; şu erkek erkeğe meselesinin bizle alakası yok. EarlyRiders'a birden esmiş, bütün kurtları sonuna kadar dökebilmek için böyle bir formüle başvurmuşlar.
Biz 'erkek erkeğe'nin 6-7 saatinde varız sadece. Gerisi koskoca bir gün. Serkan, Ben ve belki Aytuğ'la. (Erkek erkeğe, gerçekten erkek erkeğe... kaçamak yok... gerçekten bak) (:

Kızlarla gezmek gerçekten keyifli bir olay... ama erkek erkeğe böyle bir kamp inanılmaz olacaktır (:

AytugA
28.Ağustos.2007, 15:18
Aytuğ, gel işte kardeşim sen de. Millet sabah uyurken kaçar gideriz. Bir de not bırakırız... olur biter.

İnci Hocam; şu erkek erkeğe meselesinin bizle alakası yok. EarlyRiders'a birden esmiş, bütün kurtları sonuna kadar dökebilmek için böyle bir formüle başvurmuşlar.
Biz 'erkek erkeğe'nin 6-7 saatinde varız sadece. Gerisi koskoca bir gün. Serkan, Ben ve belki Aytuğ'la. (Erkek erkeğe, gerçekten erkek erkeğe... kaçamak yok... gerçekten bak) (:

Kızlarla gezmek gerçekten keyifli bir olay... ama erkek erkeğe böyle bir kamp inanılmaz olacaktır (:

bu erkek erkeğe konusunda Zehra da oymak niyetinde beni :mrgreen:
valla Serkan gibi kazak erkeği olamadık ama en azından bu sefer bahanem var :D

inci
28.Ağustos.2007, 15:24
aytuğ yerien ben kafayı kazıtıp ,erkek kılığına girsem olmaz mı bak gelemiyormuş....

AytugA
28.Ağustos.2007, 15:36
aytuğ yerien ben kafayı kazıtıp ,erkek kılığına girsem olmaz mı bak gelemiyormuş....
gelemediğim nereden çıktı yaw :?
kambersiz düğün olmass 8)
kafa kazıtma mevzuunu ben bi'yerlerden hatırlıyorum, Derin Karanlık mı desem, Riddick mi desem :?
yok yok J.I. Jane'di o :mrgreen:

ness
28.Ağustos.2007, 15:54
sıcak bir yazı olmuş,yazılarının devamı dileğiyle 8)

infinitedreams
28.Ağustos.2007, 16:03
aytuğ yerien ben kafayı kazıtıp ,erkek kılığına girsem olmaz mı bak gelemiyormuş....Abla, kazıtmana gerek yok. İğneada çıkışı katılırsın bize... seviniriz.

Ness.. bakarsın Yalova'da bir bardak çay ısmarlatırız sana. Olmaz mı? (:

ness
28.Ağustos.2007, 16:05
aytuğ yerien ben kafayı kazıtıp ,erkek kılığına girsem olmaz mı bak gelemiyormuş....Abla, kazıtmana gerek yok. İğneada çıkışı katılırsın bize... seviniriz.

Ness.. bakarsın Yalova'da bir bardak çay ısmarlatırız sana. Olmaz mı? (:

yalova?

AytugA
28.Ağustos.2007, 16:07
aytuğ yerien ben kafayı kazıtıp ,erkek kılığına girsem olmaz mı bak gelemiyormuş....Abla, kazıtmana gerek yok. İğneada çıkışı katılırsın bize... seviniriz.

Ness.. bakarsın Yalova'da bir bardak çay ısmarlatırız sana. Olmaz mı? (:

yaw yalova'da xneslihanx'den başka neslihanlar da mı var :?
yoksa aynı neslihan mıdır :?
bilemedim :?

ness
28.Ağustos.2007, 16:09
aytuğ yerien ben kafayı kazıtıp ,erkek kılığına girsem olmaz mı bak gelemiyormuş....Abla, kazıtmana gerek yok. İğneada çıkışı katılırsın bize... seviniriz.

Ness.. bakarsın Yalova'da bir bardak çay ısmarlatırız sana. Olmaz mı? (:

yaw yalova'da xneslihanx'den başka neslihanlar da mı var :?
yoksa aynı neslihan mıdır :?
bilemedim :?

aynı kişi olmadığımız kesin :mrgreen: benim adım neslihan değil nesrin

infinitedreams
28.Ağustos.2007, 16:16
Ben de xneslihanx sandım... halbuki avatarında İstanbul yazıyormuş.
Neyse, o zaman çayı başkasına ısmalatırız artık. Senden de bi alacapızımız olsun (:

ness
28.Ağustos.2007, 16:18
Ben de xneslihanx sandım... halbuki avatarında İstanbul yazıyormuş.
Neyse, o zaman çayı başkasına ısmalatırız artık. Senden de bi alacapızımız olsun (:

tamam öyle olsun.sanırım yanlış hatırlamıyorsam aytuğla röneparkta tanışmıştık.yok ya bende karıştırıyorum :mrgreen:

AytugA
29.Ağustos.2007, 10:07
Ben de xneslihanx sandım... halbuki avatarında İstanbul yazıyormuş.
Neyse, o zaman çayı başkasına ısmalatırız artık. Senden de bi alacapızımız olsun (:

tamam öyle olsun.sanırım yanlış hatırlamıyorsam aytuğla röneparkta tanışmıştık.yok ya bende karıştırıyorum :mrgreen:

rönepark nire :?
parklarda bahçelerde ne işim olur benim, hem bir Regal'im bile yok, nasıl geliim toplantılarınıza :mrgreen:

infinitedreams
29.Ağustos.2007, 10:52
Ben de xneslihanx sandım... halbuki avatarında İstanbul yazıyormuş.
Neyse, o zaman çayı başkasına ısmalatırız artık. Senden de bi alacapızımız olsun (:

tamam öyle olsun.sanırım yanlış hatırlamıyorsam aytuğla röneparkta tanışmıştık.yok ya bende karıştırıyorum :mrgreen:

rönepark nire :?
parklarda bahçelerde ne işim olur benim, hem bir Regal'im bile yok, nasıl geliim toplantılarınıza :mrgreen:Regal'i yokmuşmuş.
Aytuğ; Gölge etme kardeşim (:

---

Çanakkale?

yenikoylu_ua
29.Ağustos.2007, 12:10
Alperde bu konuyla ilgili bi topik açacaktı galiba ama erkek erkeğeyi duyunca açmadı herhalde.Bravo kardeşim biz hanımlarımız ablalarımız kardeşlerimiz olmadan biyerlere gitmeyiz eşitlik var bizim sitede

infinitedreams
29.Ağustos.2007, 12:15
Alperde bu konuyla ilgili bi topik açacaktı galiba ama erkek erkeğeyi duyunca açmadı herhalde.Bravo kardeşim biz hanımlarımız ablalarımız kardeşlerimiz olmadan biyerlere gitmeyiz eşitlik var bizim sitedeBen Aytuğ'a dedim zaten; "abi bizimkiler gezmeyi çok sever ama hanımlarının izin vereceğini hiç sanmıyorum..." diye (:

Tabi ya.. "er kişinin yanında hatun gerek"

Arkandayım abi.

ozzymania
29.Ağustos.2007, 12:20
Alperde bu konuyla ilgili bi topik açacaktı galiba ama erkek erkeğeyi duyunca açmadı herhalde.Bravo kardeşim biz hanımlarımız ablalarımız kardeşlerimiz olmadan biyerlere gitmeyiz eşitlik var bizim sitede

:P :P :P