PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : RR ANTALYA Ege Rotasının ardından



UğurOrhon
27.Eylül.2017, 03:03
Güneşin altında, o gece yıldızları nerede seyredeceğimizi bilmeden yol almak istedik. Bizi dört bir yandan kuşatan mecburiyetlerin olmadığı bir yolculuk. Rezervasyonu yaptırılmış herşey dahil bir tatil değil, çadırlarımızı sevdiğimiz manzarada kuracağımız bir seyahat. Dilediğimiz zaman mola vereceğimiz, dilediğimizde basıp gideceğimiz, burası güzelmiş hadi bu gece de çayı burda içelim diyebileceğimiz bir rahatlık. Güzergahımız belli, varacağımız yer belli değildi. İyi ki de öyleydi.

Bu yolculuğu birlikte gerçekleştirdiğimiz Ali abi(Alibaba07) ve Bedirhan’a(Rider07) teşekkürler. Geziyi 4 kişi olarak planlasak da gayet haklı bir gerekçe dolayısıyla aramızda olamayan Mehmet’e (Falcon07) ayrıca selam olsun. Dert etme daha iyilerini de yapacağız kardeşim :)

Geç gelen gezi sonrası değerlendirme ve fotoğraflar için kusurumuza bakmayın.


1.Gün

Ali abi ve ben Antalya’dan, İzmir istikametine doğru yola çıkıyoruz. Bedirhan Çanakkale’den katılacak aramıza. eşyalar motorla sarıldı, son kontroller yapıldı, depolar dolduruldu, egeye uzanmaya hazırız.

Benim motorun yolda bir takım sorunları olsa da akşam saatlerinde İzmir’e varıyoruz. Bedirhan(Bedo) da aramıza katılıyor. İzmir teşkilatından Burak Bilici ile öncesinde telefonlaştığımız noktada buluşuyoruz. Bornova-Küçükpark. Büyük bir ailenin parçası olduğumuzu bir kez daha hissettiren ve orda olduğumuz süre boyunca misafirperverliğini esirgemeyen İzmir RR’a bir kez daha selam olsun. Güzel bir sohbetin ardından yolun yorgunluğunu atacağımız yere, Manisa’daki kuzenimin evine geçiyoruz. Bu gezi boyu son kez yatak yüzü göreceğimiz gece :)


2.gün

Sabah Manisa’da ufak bir kahvaltıdan sonra yola düşüyoruz tekrar. Güzergah İzmir Narlıbahçe ve Mordoğan üzerinden Karaburun. Şerit değiştirmemize sebep olacak kadar şiddetli rüzgara ve yapımda olan yolların bizi yavaşlatmasına rağmen Karaburun’a varıyoruz. İlk kamp yerimiz Karaburun’un en uç noktası civarında sessiz-sakin bir yer. Motorlarımızı yolda bırakarak 100 mt kadar aşağıya çadırlarımızı kuruyoruz. Yıldızlar şahane, deniz dalgalı, tatlı bir esinti, keyifler yerinde.


3.gün

Gezmek, bir zamanlar insan ve evren arasında var olan uyumu tekrar kurar der Anatole France. Bunu özellikle çadır atılan bir gecenin sabahında hissediyorum ben. Doğanın içinde uyanıp serin deniz suyuyla ayılınca :) Sabah çalı çırpı ateşinde hazırladığımız kahvaltıyı yedikten sonra toparlanıp tekrar yola koyuluyoruz. İstikamet Ildır tarafı. Ildır’ı görüp dolaşsak da, yolu batıya, Çeşme’ye çevirmeye karar veriyoruz. Rüzgar yine fena ama öğleden sonra Çeşmedeyiz. Pırlanta Plajın’da kamp atmaya karar veriyoruz. Fakat orada kalanlardan öğrendiğimiz kadarıyla 4-5 gündür normalin üzerinde esen bir rüzgar var. Bu rüzgar plajda kum fırtınasına sebep oluyor. Birkaç ağaç bulup rüzgarı kesecek ortam oluşturduktan sonra motorları da kum fırtınasından korumak için bir güzel sarıyoruz. (Tavsiye: bu tarz bir yolculukta brandanızı yanınıza almayı unutmayın.)


4.gün


Gece rüzgardan hafif hafif sallansak da uykular alındı,yola çıkmaya hazırız tekrar. Bu kez yolumuz Seferihisar üzerinden Kuşadası’na doğru. Yol çok keyifli, manzara çok hoş.(sahil boyu defalarca durup fotoğraf çektirdik) Gümüldür’den itibaren kamp atacak yer bakınıyoruz. Özdere civarına geldiğimizde hala “işte burası” diyebileceğimiz bir yer bulmuş değiliz. O esnada bir yeri en iyi orada yaşayanlar bilir mantığıyla sorduğum bir petrol ofisi çalışanı bana adeta bir devlet sırrından bahsedercesine yol tarifi veriyor. Bizim tarz motorlarla geçmenin zor olduğu bir yükseltiden bahsetse de tarife uyup yeri buluyoruz. Araç geçişi yaklaşık bir metre yüksekliğinde toprak dökülerek engellenmiş bir giriş. Gözüm kesiyor ve açıyorum gazı. ittir kaktırmaca ile Ali abinin ve Bedo’nun yardımını alarak engeli aşıyorum. Toprak yol yaklaşık 300 metre sonra denize kavuşuyor. bir küçük incelemeden sonra mekanın tam istediğimiz gibi olduğunu görüyoruz.
Sadece yerlisinin bildiği, onların da piknik yapmaya geldiği, bol ağaç gölgeliği olan, harika bir yer. Bedo’nun motorunu da yükseltiden aynı taktikle geçirdikten sonra düzenimizi kuruyoruz. (Ali abinin spyderı için geçilemez bir yükseklik olduğu için önce orda bırakmaya karar versek de içimiz rahat etmiyor ve 2 gece kalacak kadar beğendiğimiz bu koyda, ertesi günü yolu biraz düzelterek de olsa spyderı da çadırlarımızın yanına çekiyoruz)

Tam bir kampçı cenneti olan bu koyda iki balık tutup ana yemeğin yanına ara sıcak yapmasak olmazdı. :)

5. Gün de geceledikten sonra 6. Gün istikamet Bodrum.


6.gün


Kuşadası’nda mola verip kahvaltımızı yaptıktan sonra Söke’yi geçip Bafa gölünü dolanıyor ve Milas üzerinden Bodrum’a devam ediyoruz.(Bafa Gölünde çay molasını ihmal etmiyoruz) Torba’dan Bodrum yarımadasının kuzeyine giriyoruz. Niyetimiz yarımadayı dolanmak ve güzel bulduğumuz bir yerde çadır atmak. Yol kaptanı olarak ekibi bir yol ayrımından yanlış istikamete döndürmemle o müthiş manzarayı görüyoruz. Göltürkbükü, Cennet koyu. Turkuaz sularına çapa atmış irili ufaklı teknelerinin, suyun üstünde uçuyormuş hissi verdiği, doğal bir liman. Dalgasız bir deniz, harika bir manzara. Yolun aşağısına dönüp hemen çadırlarımızı kuruyoruz. Evet, burası gerçekten bir cennet(not: cimcim arısı denilen yabani etçil bir arı türünün yemeğinize yüzsüzce saldırması haricinde tabi, hava kararınca ortalıktan kayboluyorlar allahtan, bir de gece misafirleri, domuzlar var tabi ama bu doğada kampın olmazsa olmazı)

Günübirlikçilerin gidişinin ardından iyice sessizleşen ortamın tadını çıkarıyoruz. 6. ve 7. gece buranın keyfine vardıktan sonra rotamız Çökertme ve Ören üzerinden Akyaka, kafamıza eserse Datça :)


8.gün


Bodrum’dan Datça’ya feribot seferi olsa da biz karayolunu tercih ediyoruz. Üstelik dağ yolunu. Bu yolun büyük kısmı max 70km/saat hızla gidebileceğiniz, adım başına el değmemiş bir koyun bulunduğu, muazzam keyifli bir yol. özellikle Akbük koyu ile Akyaka arası. İnsan sadece bu rota üzerinde 2 hafta kamp atarak gezebilir. Bol bol fotoğraf çekip manzara karşısında defalarca hayret ettiğimiz yol, Akyakadan sonra Marmaris’e dönüyor. Bu kadar gün kamp yaptıktan sonra Meşhur Akyaka Orman Kampı’na girmeyi düşünsek de biraz daha yol yapmak daha cazip geliyor ve Datça Yarımadası’na tekerlek döndürüyoruz. Marmaris-Datça yolunun Hisarönü mevkisinde konumlanan Çubucak Orman Kampı’nda karar kılıyoruz. Böylelikle hem elektrik ihtiyacımızı karşılayacağız hem kıyafetlerimizi yıkayabileceğiz. Tatlı suyla duş almak lüksünden bahsetmiyorum bile. :)

Çubucak Orman Kampı, kısa ve uzun dönemli kampçılar için herşeyin düşünüldüğü güzel bir tesis. Çadırlarımızı kurup yerleşiyor ve denize giriyoruz. Uzun süre ıslak kalmamın ceremesini ertesi sabah hasta kalkarak çekiyorum.


9.gün


En rahat etmemiz gereken gün, bana adeta zehir oluyor. Değil motor sürecek, adım atacak takatim yok. Hala Marmaris’e daha yakınız ama dönmek istemiyorum. Ali abi ve Bedo’dan yola geç çıkmayı isteyerek biraz daha uyuyorum. Uyandığımda vaziyet pek değişmiş gibi değil, Ali abi bir ara artçı vaziyette hastaneye gitmeyi dahi teklif ediyor. Yavaş sürerek Datça’ya gitmeye ikna ediyorum bizimkileri. Bir şekilde yola çıkıyoruz. Datça devlet hastanesine kadar yaklaşık 50 kmlik yolu zar zor bitiriyorum. Hastanede afiyetle yenilen bir iğne toparlanmama yardımcı oluyor ve Mesudiye yoluna düşüyoruz. Yol ama ne yol, Datça yarımadası deniziyle, manzarasıyla, yol kenarlarındaki bahçeleriyle harika görünüyor. İğneden daha etkili olduğundan eminim :) Can Yücel’in eski Datça’daki evinin kapısında yazdığı gibi


Sorulu cevaplı

Ne harika yer burası!

Nereden buldun bu Datça'yı ?

Elimle koymuş gibi buldum.

Malumunuz kendisi vefatından sonra Datça’ya gömülmek istemiş ve bunu bir şiirinde de belirtmiştir.


Aklımda bu düşünceler ile Mesudiye’yi geçip Palamutbükü’ne ulaşıyoruz. Çok şirin, çok hoş bir yer. En yoğun sezonda bile gayet sakin ve huzurlu.

Palamutbükü’nde sohbet ettiğimiz yerlilerden aldığımız bir tarif üzerine Akçabük denilen, küçücük bir koya geliyoruz. Dışardan görülmesi çok güç ve 20-25 basamak taş merdivenle iniliyor aşağıya. Ekiple son gecemizi burada geçirmek üzere yerleşiyoruz. Uyku tulumunda terleyip gece güzel bir uyku çektikten sonra sabah gayet iyi uyanıyorum. 10.gün dönüş yolculuğu başlıyor.


10.gün


Sabah harika görünen ve adeta insanı çağıran masmavi denize girip kendimize geldikten sonra toparlanıyoruz. İstikamet Fethiye üzerinden Antalya. Ekiple keyifli bir yolculuğun ardından babamın memleketi olan Fethiye’de Ali abi ile Bedo’yu yolcu ediyor ve dinlenmeye geçiyorum. Akşamında ekip Antalya’ya sağ sağlim varmış olsa da ben ev ortamının rahatlığını iki gün sürüp ardından Fethiye’yi tavafa başlamıştım. E insanın memleketi gibisi yok sonuçta :)


Yaklaşık 2400 km süren ve her yolculukta olduğu gibi birtakım sorunlarla karşılaştığımız bu yolculukta problemleri elbirliği ile çözmeyi bildik, güvenli sürdük, eğlendik, bol bol hatıra biriktirdik. Daha iyileri sizin olsun dostlar. Ama haberimiz olsun tabi :)

Bedenen katılmamış olsalar bile her daim arayıp durumumuzu soran Antalya teşkilatın tüm üyelerine teşekkürler.


Yolumuz hep açık olsun, tekerimize taş değmesin, rüzgarımız hep bol olsun. Birlikte daha nice kilometrelere.

Konuya özellikle fotoğraf koymak istemedim, buradan tek tek görmek yerine linkten videoyu izleyebilirsiniz.

youtu.be/Z4EhIcAxnSA


https://www.youtube.com/watch?v=Z4EhIcAxnSA&feature=youtu.be

acryvz
27.Eylül.2017, 03:56
Tek yorumum ... ohhhh sefan olsun ;)

UğurOrhon
27.Eylül.2017, 03:58
Tek yorumum ... ohhhh sefan olsun ;)Hep sefamız olsun abi :)

LG-D855 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

spue
27.Eylül.2017, 10:25
Yolculuğunuzun her km.'si, video'nun her saniyesi için teşekkürler.8) İçim ısındı:alkis: biraz da kıskandım...Kazasız sorunsuz güzel rotalardaki sürüşlerinizi ve görüntülerinizi bekleriz.

nedemek
27.Eylül.2017, 11:29
çok keyifli bir gezi olmuş, ne denir artık darısı başımıza :) 8)

CELİL
27.Eylül.2017, 12:52
Harika gezi kıskandım :) bir sonrakine bende gelicem anlatım ve resimler de harika olmuş uğur emeğine sağlık 8)

Bypale
27.Eylül.2017, 14:09
Herşeyi okadar güzel anlatmışsınki kardeşim. İnsanın işi gücü bırakıp yola çıkası geliyo. Tek kelime. HARİKA 8)

cabe
27.Eylül.2017, 19:39
Çok güzel anlatmışsın Uğur gelmiş kadar oldum video ayrı güzel zaten


Sent from my iPhone using Tapatalk

Ferhat BASTEM
27.Eylül.2017, 23:31
Eline sağlık Uğur, yazı da video da çok keyifli olmuş. Ne zaman gittiniz bilmiyorum ama ben de geçen hafta Pazartesi-Çarşamba arası akturdaydım 3 günlüğüne. Bir günümü palamutbüküne ayırmıştım ben de. Hatta devlet hastanesini bile gördüm, kolumdan içeri arı girip sokmuştu [emoji51] Artık seneye yıllık izne kadar bu anılarla devam :)


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Falcon07
28.Eylül.2017, 00:48
Saçma sapan sebeplerle gelemedigim içimde kalan bir gezi yine imrendirdigin için sagolasin uğur [emoji23]

Vodafone Smart ultra 6 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Bahadır
28.Eylül.2017, 11:17
Abi çok güzel bir gezi olmuş.Seneye ben de biyerde buluşup devam etmek isterim sizlerle :)

Hakan07
29.Eylül.2017, 12:03
Yazı da güzel, video da. Gel de imrenme :)

Zafer
02.Ekim.2017, 18:21
Herşeyi okadar güzel anlatmışsınki kardeşim. İnsanın işi gücü bırakıp yola çıkası geliyo. Tek kelime. HARİKA 8)

AYNEN Ugur kardeşime katılıyorum inş birgün bızlerede kısmet olur harıka bir gezi olmuş. tekerinize taş degmesin.

Oguzhan2616
02.Ekim.2017, 19:35
abi çok keyifli bi gezi olmuş bide çok güzel anlatmışsın ordaymışım gibi hissettim.:)

Oğuzhan Ocak
02.Ekim.2017, 20:34
vakit olsa bende şöyle bir ege turuna daha çıkmak isterdim :( çok güzel bi gezi olmuş darısı en kısa sürede başımıza diyelim artık :)

aidikurt
03.Ekim.2017, 23:39
Heyyy maşallah .
Hayat sana güzel be kardeşim. :Rockn Roll: