Deme öyle deme, denmez öyle ayıp :mrgreen:
Yazdırılabilir Görünüm
Sende, karakterinde İstanbul'un izleri var, farkındayım :lol: 8)
Kanlıca'ya elbet gideriz Emrehan, İstanbul'a bir gel hayırlısıyla. Orijinalliğini test etmeye yaşım belki elvermez ama, en azından nostalji yaparız.:mrgreen:
Dersim boş olduğunda Samatya'ya iniyorum bazen, ama çıkışı zor oluyor, yokuşu fena dik :mrgreen:
Abi sur içinde ara sokaklarda her adımda eskinin izleri var. Bu şehrin surlarını neden değerlendirmezler? Bitik, şarapçıların uğrak yeri olmuş. Burada çağ değişti. Herif koca kamyon kasasını sur kapılarına sürte sürte çıkıyor. Kimisi duvarına çivi çakmış. Koy güvenliği, Eminönü'nden Yedikule'ye, oradan Edirnekapıya bir hat yap. Tursitler sur üzerinde yürüsün.Osmanlı işi satıcılar koy. Kapılarda Yeniçeri kıyafetli elemanlar dursun. Sur dibinde marul yerine orijinal su hendekleri dursun. Trafiğe alternatif yol ver. Şehrin altında dehlizler var. Arasında muhakkak bağ vardır. Aç, kaz, bir şekilde değerlendir.
Neyse..
Bu arada Eralp'in de soyadı Göksu deresinden geliyormuş da.. Eralp nerede? En son kütüphanedeydi :mrgreen: :mrgreen: :mrgreen:
Salih hocam harika özetlemişsin.Sen İstanbul'un Cihanın da yazdığı gibi en güzel zamanlarına özlem duyuyorsun ve İstanbul'un en kültür kokan sokaklarında büyümüşsün ama seninde yazdığın gibi artık o zamanlar tarihte kaldı.Örneğin yeni kurulmuş bir semtte,
Gazi mahallesinde veya Başıbüyük'te doğup büyüyen bir insanın (sözüm meclisten dışarı !) İstanbul'u sevmesi için ben hiçbir sebep göremiyorum.Çünkü bu tip semtllerin,tarihi,o semte özgün yapıları,değerleri,3 kuşak yaşamış insanları olması lazım.Anlatılacak geçmişe dair hikayeler,anılar olması lazım.Bu mümkün değil.istanbul'un kültürü ile yoğrulmamış insanlar maalesef bu kenti yaşanamaz hale getirmekteler.Dünyada en fazla göç alan kentlerden İstanbul.