Merhaba,
Runner(Birol) ile geçtiğimiz haftasonu Eskişehir'den yola çıkıp, EC festivaline gittik. Gidiş-dönüş toplamda 955 km yol yapmışız.
Kısa ve özlü anlatımla sizlerle bu geziyi paylaşayım istiyorum.
Öncelikle rotadan bahsedelim;
-Yeşil rota gidiş istikametimiz, pembe rota ise Dönüş istikametimizi gösteriyor.
Birol ile tek farklı yolumuz onun Altınoluk'a kadar benimle gelmeyip Akçay'da kalarak
kendi yakınlarını ziyaret etmesi oldu. Bunun dışında kadim dostum ile
hep beraberdik.
Yola, Cuma günü evimden kamp yükünü yükleyip, Birol'u evinden alarak çıktık.
Birol abiyi bekliyorum, tabii tüm aile ile vedalaşmak zaman alıyor, 10:00'da çıkalım derken
saat oluyor 10:35
Ardından yavaş yavaş gaz açmaya başlıyoruz. İk durağımız 90km sonra, Kütahya Dumlupınar
üniversitesi Hastanesi. Aman korkmayın birşey yok, sadece Birol'un bir arkadaşını ziyaret ediyoruz.
Karnımızı da doyuruyor sağolsun Murat bey.
Murat bey ile vedalaşıp tutuyoruz memleketim Tavşanlı'nın yolunu. Tavşanlı'ya 40km sonra
geliyoruz, kulaklarımızı korumak için hemen bir eczaneden silikon kulak tıkacı alıyoruz ve yolumuza
devam ediyoruz.
Tavşanlıdan sonra Harmancık'ı geçiyoruz, sıradaki hedef Dursunbey. Ancak Harmancık-Dursunbey
arası o kadar çok viraj var ki ben bu yola 100virajlar yolu diyorum kendi kendime.
Yolun yarısında durmak zorunda kalıyoruz. Birol abimi bir arı sokmuş, hemen acil müdaheleyi yapıyoruz.
Müdahele ile ugrasırken arkamızda bir araba duruyor ve bu arabadan çıkan bir çift,
plakalarımızı görünce durduklarını söylüyorlar. Kendileri de 26 olunca yardım için durmuşlar,
meselenin küçük bir arı sokması olduğunu söylüyoruz. Onlar da dostum runner'ın motoruyla
bir hatıra resmi çektiriyorlar ve yola kaldığımız yerden devam.
Dursunbey'de duruyoruz ve bir çay molası veriyoruz. Motorlarımızı ilçe emniyet müdürlüğüne
park ediyoruz. Buradaki polisler bizleri; bugün pazar var ilçede "yankesicilere dikkat hocam"
diyerek uyarıyorlar. Bizde teşekkür edip hemen bir şipşak operasyonuna geçiyoruz :o
Dursunbey-Kepsut-Balıkesir arasında rüzgar adeta bize dayak atıyor ve yolda sürüşü çok
zorlaştırıyor. Birol abimle birbirimizi Endurocu aynı zamanda iyi de yelkenli kullanır
diye teselli ediyoruz.
Ardından ise, bizi Balıkesir-Edremit yolu üzerindeki Balya sapağı bekliyor. Sapağa ulaşır ulaşmaz,
hemen bir bankta soluklanıyoruz.
Balya'da benzinliğin yerini sorarken arkadan bir endurocu daha geliyor. Ben hemen kendisini
tanıyorum: "harduro" nickli nezih abimiz bize katılıyor burada. Bu noktadan sonra
Yenice'ye kadar birlikte gazlıyoruz keskin virajlarda.
Arkasından kamp alanına ulaşıyoruz ve çadırları kurduktan sonra yemek v.s. derken kamp
yerinde sanal alemden tanıdığımız arkadaşları görerek merhaba diyoruz. Bir yandan da sinevizyonda
gösterimi olan "Romaniac" filmini seyrediyoruz. Birol ile birlikte; yok canım daha neler bunlar
filmlerde olur diyerek gülüyoruz.
Ardından çadırlara doğru gidiyoruz. Göl üstünde ayın görüntüsünü biraz resimleyeyim dedim
ama pek de başarılı bulmadım bu pozu
Gece kamp yerinde, 01:00'den 04:30 a çok çileli bir zaman dilimi geçirdim. Bunun nedeni ise,
kendini bilmeyen 3-4 gencin yanımıza kurduğu çadırda attığı kahkahalar bağrışlar küfürler v.b.
gibi bir yığın rahatsız edici durumlardı. 11 senelik dağcılık geçmişimde ilk defa çadırda uyuyamayıp
çadırı terketmeme neden olan bu rahatsız edici insan kılıklı ....'lara en nihayetinde uykusundan
tam 6 kere kalkan Arvasi hocam müdahele etti. Ardından ses kesildi ama o gece uykumuzu alamadık.
Bu aksiliği unutarak sabaha uyanan Birol abim, neşesinden hiçbirşey kaybetmemiş gözüküyor ;)
Yan çadırda enteresan bir pankart görüyorum ve sizlerle paylaşmak için çekiyorum pozumu :P
Bu da kamp alanından bir poz
Dostum İbrahim'i görünce kızıyla bir poz alıyorum.
Samsun'dan "okuryazar" şinasi abimi ve ekibini çok sevdik. Ardarda fotoğraf çekiyoruz.
Şenlik alanına gidiyoruz ve EC'nin t-shirt lerinin ve Ulusan'ın ürünlerinin olduğu standı
ziyaret ediyoruz. Burada hemen Murat ve ismet ile birlikte bir poz alıyoruz.
Göl etrafında yüzen EC ciler ve çevrenin görüntüleri çok güzel.
Biraz daha gezerken, Adrenalin spor malzemelerinin de standını görüyoruz.
EC cilere buraya kadar gelip hizmet verdikleri için ayrıca bir teşekkürü hakediyorlar kanımca.
Çamur parkurunu motosikletler girmeden bir fotolayayım istiyorum.
Biraz da çamur yarışından enstantane yakalayayım diyorum. Ama çamur bizlere bile bulaşıyor.
Artık varın siz anlayın yarışın ne kadar çamur bir yarış olduğunu :lol:
Çamura batana itinayla yardım edilir
Ardından Murat hocam kendi kazdıkları kuyuya düşüyorlar
Hemen orada bir 1150 GS'ciyi görüyorum startta. 1/100 lük bir cesaret örneğini
görüntülemesem olmazdı. ilk çukurda saplanıyor ama genede cesaretiyle topluyor makinayı.
Bence kendisi bu cesaretle derhal tek silindirli bir motora geçmeli
Çamur oyununun birincisi metin abimiz
Diğer yarışmacılar da birbirlerini tebrik ediyorlar.
Hemen arkasından yapılan yavaş gitme yarışına bende katılıyorum ama motor stop edince
daha başlangıçta eleniyorum.
Şenliğe cumartesi günü veda ederek, Altınoluk'a doğru yola çıkıyoruz. Ben orada dedemi ziyeret edeceğim.
Dostum birol ise, Akçay'da akrabalarını ziyaret edecek. Pazar günü ayrıldığımız kavşakta
görüşmek üzre sözleşerek ayrılıyoruz.
Pazar günü Dedem ile hatıra pozu çektirerek ayrılıyorum Altınoluk'tan
Ardından dönüş yoluan koyuluyoruz. Tek mola veriyoruz. O da meşhur Yörsan tesislerinde,
Höşmerim tatlısı yemek için :lol:
Şenlikte görev alan, herkese teşekkürlerimi sunarım. Seneye görüşmek temennisiyle.