SÜSPANSİYON SİSTEMİ;

Motorumuzun, yola tutunmasına direk etkili olan, seyahatimiz esnasında yoldan gelen darbeleri emen, frenlemede lastiklere sürtünme kuvveti yapabilsin ve kilitlenmesin diye ani ve maksimum gücü ileten komplike bir sistemdir. İsterseniz önce biraz inceleyelim ve sonrasında yapabileceğimiz birşeyler var mı ona bir bakalım.

Genel olarak motosikletler, önde kapalı bir boru içinde yay, amortisör yağı olmak kaydıyla iki adet amortisör ve arkada da bir amortisör ve dışına takılı bir helezon yaydan ibarettir. Bazı motosikletlerde arkada, tek olan amortisör ve helezon sistemi, iki adet olmak kaydıyla arka çatalın iki ucuna yakın yerden bağlıdır.

Süspansiyon sistemi ile ilgili bireysel yapılabilecek pek bir şey yoktur. Bu, bilgi, tecrübe vs. gibi sebeplerden dolayıdır. Bunu, yetkili servislere yaptırmak gerekir. Ancak mutlaka yaptırılması gerekir. Neden bu kadar önemli derseniz, sıralayalım;

1. Virajlı bir yoldasınız. Motorunuzu yatırmış bir şekilde viraj alıyorsunuz. Yolda bulunan engebeler, sizin için ciddi tehlikeler oluşturur. Eğer süspansiyon sisteminiz uygunsuz bir durumda ise ki bu patlak olmasının yanında düzgün ayarlanmamış olması da dahil, ciddi esnemeniz sözkonusu. Yatık durumda meydana gelen bu esnemeler, motorunuzun hakimiyetini kaybetmenize, lastiklerin yer ile temaslarının düzensiz olmasına ve hatta kayarak savrulmanıza kadar devam edebilir.
2. Ani bir frenleme yapmak zorunda kaldınız. Düzgün bir frenleme, yumuşaktan serte doğru yapılan ve ağırlık merkezinin ön tekere alınması ile sağlanan frenlemedir. Ancak süspansiyon sisteminiz buna uygun değil ise, bu ağırlık aktarımı esnasında lastiklerinize gitmesi gereken yükün, süspansiyonunuzda anlık absorbe edilmesine sebep olacaktır. Bu da, motorunuzun fazlaca öne kapaklanmasına, tekerleğin ani sürtünme ihtiyacının gecikmesine, dolayısıyla da kaymasına sebep olacaktır.
3. Yine ani frenleme esnasında uygunsuz, bozuk, ayarsız bir süspansiyon sistemi, arka tekerlekten ani olarak yükü alacaktır. Patlak, çok yumuşak ayarlı olan bir amortisör, üzerindeki yükü hemen iletecek ve teker üzerinde bir yük bırakmayacaktır. Bu da arka tekerin en ufacık bir frenleme anında bile kaymasına sebep olacaktır.
4. Patlak, ayarsız, uygunsuz bir süspansiyon sistemi, düz yolda da en ufacık engellerde bile sürekli sekme yapacağından, lastiğinizin yol ile temasını anlık kesecektir. Bu da lastiğinizin tekrar yola sürtünme esnasında düzensiz aşınmasına sebep olacaktır.
5. Patlak, uygunsuz ve ayarsız bir süspansiyon sistemi, yolda konforunuzu da olumsuz etkileyecektir.

Şekil’de ne anlatmak istediğim daha iyi anlaşılacaktır.



Görüyoruz ki, süspansiyon sistemi deyip geçmememiz gerekiyor. Ciddi faydaları olduğu gibi, ciddi zararları da olabilir. Süspansiyon sistemimizi kendimiz tamir etme gibi bir olayımız olamaz. Bu, ciddi bilgi ve tecrübe isteyen bir iştir. Ancak yetkili servislerde mutlak suretle kontrol ettirilmesi gerekmektedir. Genel olarak yetkili servisler bildirse de, bizim de bilmemizde fayda olan bazı noktalar var.

1. Mutlak suretle, her 15.000 km’de bir süspansiyon sistemimizi yetkili serviste kontrol ettirmemiz, her 35-40.000 km de bir amortisör yağlarını değiştirtmemiz gerekmektedir.
2. Her gün amortisör keçelerini mutlak suretle gözle kontrol etmemiz gerekir. Yağ kaçağı varsa, mutlaka değiştirilmesi ve eksilen yağın tamamlanması gerekir.
3. Çamurlu bir amortisör borusunu, sabah temizlemeden, en azından suyla ıslatıp yumuşatmadan hareket etmememiz gerekir. Akis halde keçemizi yırtabilir.
4. Yetkili servislerin söylemleri dışında kulaktan dolma bilgiler ile hareket edilmemelidir.
5. Kovan içinde hareket eden parlak borunun zadelenmemesine özen göstermeliyiz. Aksi halde keçelerin zarar görmesine sebep veririz ve borunun değişmesi gibi pahalı sorunlar ile karşılaşabiliriz.
6. Motosikletimizin el kitapçığında yazan İstibdat Haddi yani maksimum yük kapasitesini hiçbir zaman aşmamalıyız. Aksi durumda, amortisör keçelerinin patlamasından tutunda, uzun vadede helezon yaylarının esnekliğinin kalmamasına kadar birçok sorun ile karşılaşabiliriz.
7. Amortisörlerimiz gazlı ise, yetkili servislerde gazının kontrolü, yapılabiliyorsa eksik olan gazın tamamlanmasını sağlamamız gerekmektedir.
8. Yukarıda saymış olduğum bakım ve değiştirme zamanları, normal yol ve yük koşulları içindir. Bunun dışına çıkıldığında mutlaka yetkili servislerde sistemin kontrol edilmesinde fayda var.


FREN SİSTEMİ;

Hayati bir önem taşıyan ve arıza durumunda, hayatımıza bile malolabilecek bir sistem. Disk, kampana olmak üzere iki çeşittir. Disk frenler, adı üstünde janta bağlı bir disk ve çatala bağlı bir kaliper ve kaliperin içinde hidrolik ile basınç uygulayan bir veya birkaç piston, ve bu piston veya pistonların baskısına maruz kalarak diske baskı yapıp, diskin dönüş hızını yavaşlatan, dolayısıyla jantı, tekerleği ve tabii ki üzerindeki kütlenin hızını düşüren bir sistemdir. Kampana ise, kapalı bir ortamda içerisinde bulunan ve hidrolik ile çift tarafa doğru açılan pistonlar, bunların yaratmış olduğu basınç ile dairesel balataları dış yüzeylerinde dönen dairesel tasa sürterek, tasın hızını düşüren, dolayısıyla tasın bağlı olduğu jantın ve tekerleğin, tabii ki de üzerindeki kütlenin yavaşlamasını sağlayan bir sistemdir. Bazı motosikletlerde ön arka disktir, bazılarında ön disk arka kampanadır, bazılarında ise her ikisi de kampanadır. Disk frenler, kampana frenlere an daha büyük avantajlara sahiptirler. Misal, disk frenlerin soğutması, kampana frenlere an daha iyidir. Üzerlerinde bulunan deliklerin her biri, diskin soğutulmasına fayda sağlar. Açıkta olduklarından rüzgara direk maruz kalırlar. Oysa kampana frenler, kapalı bir sistem olduğundan daha zor soğurlar. Bu da frenlerin şişmesi ile tabir edilen, balataların aşırı ısıya maruz kalarak anlık sertleşmesi ve dolayısıyla tutunmasında ciddi kayıplara sebep verirler. Kapmana fren sisteminin, rutin olarak açılıp, temizlenmesi gerekir. Oysa disk frenlerde böyle bir şey söz konusu değildir. Peki biz ne yapabiliriz?

Öncelikle kampana fren sistemi için bizim yapabileceklerimiz, tecrübe ve bilgi dahilinde yoktur. Bunun için, yetkili servislere danışılmalıdır. Ancak disk frenler için yapabileceklerimiz var. Bunlardan en basiti, disk yüzeylerini sık sık kontrol etmek. Aşınma, çatlak vs. gibi olumsuz etkenlerin varlığını gözlemlememiz gerekir. Diskin üzerinde yazan minimum kalınlık ibaresine göre diskin kalınlığını sürekli kontrol etmemizde fayda var. Bu kalınlık, motosikletten motosiklete değişebildiği gibi ortalama 4-6 mm arasında olması gerekir. Fren kaliperinin üzerinin çamur ile kaplanması ve kendisini soğutamamasına sebep vermemeliyiz. Temiz bir kaliper, daha kolay soğur unutmayalım. Balata ve diskimize yağ, mazot vs. gibi kalıcı yağlanmaya etken ürünlerin bulaşmamasına dikkat etmeliyiz. Eğer bu gibi ürünler diskimize ve balatamıza bulaştıysa, yetkili servislerde ve mağazalarda satılan fren disk temizleme spreylerinden edinmeli ve diskimizi güzelce bununla temizlemeliyiz. Aksi takdirde frenler tutmayacaktır. Motosikletimizi yıkamacıda yıkattıktan sonra, yola çıkar çıkmaz ani frenlemelerden kaçınmalıyız. Çünkü ıslanan balatalar, bir veya birkaç km, verimli tutunma yapamayacaktır. Mutlak suretle yıkamadan hemen sonra motorumuzu garaja koyup yatırmamamız gerekir. Aksi halde akşamdan sabaha ıslanan balata şişecek ve sabah frenlerimizin çalışması zorlanacaktır. Balatalarımızı, mutlak suretle yetkili servise göstermeli ve gerekiyorsa değiştirtmeliyiz. Biten bir balata tutmayacağı gibi, bir de demir yüzeyinin diske teması ile diski çizecek ve diskin zarar görmesine sebep olacaktır. Balatalarınızın kontrolü ise tamamen gözle yapılan kontroller ile olur. Diskinize paralel balatalarınıza baktığınızda, balatanın kenarlarından gözüken bir diş vardır. Bu diş, yok olmaya yakın veya yok olmuş ise balata değişim zamanınız gelmiş demektir. Eğer derinliği halen fazla ise, balatalarınızın durumu iyidir.

Peki, fren sistemi dedik te, sadece balata, kaliper, disk veya kampanadan oluşuyor? Disk ve kampanayı anlatırken piston ve hidrolikten bahsettik. Buna da biraz açıklık getirelim. Balataların disk veya kampana yüzeyine baskı yapabilmesi için bir kuvvete ihtiyaç vardır. Bu kuvveti de bizim bir şekilde onlara iletmemiz gerekir. Hatta bu kuvvet öyle olmalı ki, bizim bir parmak, hafif bir ayak darbesi ile çok ciddi bir kuvvet elde edebilmeliyiz. Birçok motosiklette, bu kuvveti hidrolik sistemler sağlamaktadır. Bazılarında hali hazırda telli sistem de mevcuttur. Peki hidrolik sistem nasıl çalışır?

Elimizin veya ayağımızın altında bir manet / pedal, bunların baskı yaptığı küçük bir piston, ve bu pistonun baskı uyguladığı hidrolik sıvı. Devamında bu hidrolik sıvının baskıyı ilettiği bir başka piston veya pistonlar ve yukarıda anlattığım balata vs devamı. Hidrolik sıvı, basınç kuvvetini en iyi ileten sıvıların başında gelir. Bildiğiniz gibi birçok vinç, pompa vs. gibi ağır iş makinalarında kullanılmaktadır. Araçlarda da durdurma gücünü katlayabilmesi açısından ciddi rakipsizdir. Ancak bu sıvıların da bir ömrü vardır. Özellikle fren sistemlerinde. Sanıldığının aksine yukarıdan konulan hidolik, tesisatın içinde gezinmez. Yukarıdan koyduğunuz orada öylece kalır. Hortumun herhangi bir yerinde bulunan moleküller, birkaç milim yer değiştirir ancak. Ama bozulma başladığı anda, bu moleküller nasıl ki basıncı iletiyorsa, bozuşmayı da o derece iyi iletirler. Bozuşmanın ilk olduğu nokta ise, fren kaliperinin içidir. Çünkü ani ısı ve soğuma burada meydana gelir. Bir yokuş iniyorsunuz. Frenleri sürekli kullanıyorsunuz. Balataların sürtünmesinden meydana çıkan ısı, kaliperi dolayısıyla hidroliği ısıtıyor. Sonrasında hızlanıyor ve frenleri kullanmıyorsunuz. O zaman da soğuyor. Düşünün kaç kere bu olay meydana geliyor. İşte bu sıcaklık farklılıkları, hidrolik içinde zaman içinde nemlenmeye sebep oluyor. Bu da hidroliğin bozulmasına, yeterli iletkenliğinin ortadan kalkmasına sebep oluyor. Bu da sizin ihtiyacının olduğu bir anda yeterli fren gücünü alamamanıza sebep olur. Sanırım böyle birşeyi istemezsiniz.

Piyasada varolan hidroliklerde, bir kod var. DOT 4, DOT 5.1 vs. vs... Bunlar, hidroliğin kaynama noktasını gösterir. Misal, DOT 4 5.1 vs. vs... Bunlar, hidroliğin kaynama noktasını gösterir. Misal, DOT 4 220 - 245 ºC de kaynarken, DOT 5.1 285 – 325 ºC sıcaklıklarda kaynama yapar. Yüksek kaynama noktası ne işe yarar derseniz, sürekli fren kullanımlarında hidrolik basıncının düşmesine engel olur. Bu yüzden tercihlerinizi yaparken, sürüş stilinize göre hidroliğinizi seçin.

Hidrolik değişimleriniz, normal şartlar altında yetkili servislerde yapılan bir işlemdir ve öyle de olması gerekir. Aksi takdirde, sistem içinde kalacak birkaç damla hava kabarcığı, acil bir durumda frenlerinizin tutmamasına neden olacaktır ki sanırım istemezsiniz. Hidrolik değişm süreciniz ise, yine kullanıma bağlı olarak 25 – 35.000 km arasında olmalıdır. Bu tamamen fren kullanımı ile doğru orantılıdır. Ancak bu km lerin üstüne çıkılmamasında fayda var.

Hidrolik kullanmayan, tel aktarmalı fren sistemleri de mevcut. Bunlar, genel olarak kampanalarda kullanılır. Bu tellerin de bakımlarının yapılması gerekmektedir. Bu tellerin bakımları, üzerlerinde bulunan kılıf ile tel arasında oluşacak paslanmaya karşı yapılmalıdır. Bu paslanma, telin kılıf içinde yeterli hareket imkanına engel olur. Bu da yeterli fren gücünü sağlayamamanıza sebep olur. Bunun çözümü ise, bu kılıfın içine enjektör gibi bir malzeme ile yağ basmaktır. Bu sayede tel, kılıf içinde rahatça hareket edebilecektir.

Kampanalar kapalı kutudur dedik. Peki içindeki balatanın bitip bitmediğini nasıl kontrol edeceğiz? Hani açmamız da zor. Çok basit. Kampananın tam ortasından bir kol çıkar. Tel, bu kolu çeker. Bu kolun devamında bir ok ve okun da göstermiş olduğu bir işaret vardır. Bu işaret, size balatanın durumunu belirtir.

(Alıntıdır)