Kullanıcı Adı: Şifre: - Şifrenizi mi Unuttunuz?
Raptor Riders'a Henüz Üye Değil misiniz? Lütfen Kayıt Olun!

Sayfa 3 Toplam 4 Sayfadan BirinciBirinci 1234 SonuncuSonuncu
Toplam 34 adet sonuctan sayfa basi 21 ile 30 arasi kadar sonuc gösteriliyor
  1. #21


    İlker KENAR
    EmekLi Devlet Mağduru
     DD-250-e-10 Spyder
     ESKİŞEHİR
    Üyelik:20.Şubat.2014 | Yaş: 43
    Mesajlar: 4,806  |   A Rh (+)
    Beğenmiş
    6,782
    Beğenilmiş
    3,487
    Alıntı Mehmet A. Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Abi ellerine zihnine kalemine sağlık hepsi birbirinden güzel.
    "Ayı" bunu roman yapsanız çocukluğundan başlayarak bu bölümde sonu olacak şekilde çok güzel olur. Şahsen keyifle okurum

    Mehmet A.
    Sağolasın dostum.. Bi gazla ( Raci Abinin verdiği şevkle ) paylaştım.. İnşallah , ileride belki '' Ayı''ya da bir beden biçeriz..
    Mehmet A. (21.Şubat.2018), Raci06 (21.Şubat.2018) Bunu beğendi.

  2. #22


    ercan genç
    memur
     regal raptor spyder 350
     ankara
    Üyelik:26.Kasım.2017 | Yaş: 37
    Mesajlar: 475  |   A Rh (+)
    Beğenmiş
    217
    Beğenilmiş
    404
    🤘🤘Eline saglik 🤘🤘
    centaur (21.Şubat.2018), Raci06 (21.Şubat.2018) Bunu beğendi.

  3. #23

    Ömer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Ömer Yahşi
    End. Soğutma Sist. Satışı
     BMW R1200GS
     İstanbul - Büyükçekmece
    Üyelik:06.Mayıs.2013 | Yaş: 51
    Mesajlar: 5,370  |   0 Rh (+)
    Beğenmiş
    10,780
    Beğenilmiş
    2,443
    Mutlu adam, hep mutlu kal...
    centaur (21.Şubat.2018) Bunu beğendi.

  4. #24


    Rüzgar Güler
    Dünya mutfağı amelesi
     KARAKAÇAN
     Ankara Çankaya
    Üyelik:09.Haziran.2016
    Mesajlar: 791  |   A Rh (+)
    Beğenmiş
    2,289
    Beğenilmiş
    549
    Ellerine sağlık abi Raptor Riders her alanda kendini gösteriyor

    NOKİA 3310 kullanılarak gönderildi.
    centaur (22.Şubat.2018) Bunu beğendi.

  5. #25


    İlker KENAR
    EmekLi Devlet Mağduru
     DD-250-e-10 Spyder
     ESKİŞEHİR
    Üyelik:20.Şubat.2014 | Yaş: 43
    Mesajlar: 4,806  |   A Rh (+)
    Beğenmiş
    6,782
    Beğenilmiş
    3,487
    M E K T U B A T

    Gidiyorum Emilia …
    Özgürce s….. sincaplara,gelinciklere selam olsun !

    Anılarımı bağışlayıp tüm alzeimer hastalarına ,son bir öpücük daha alıp kenevir ruhumu söndürüyorum hayatın kül tablasında. Sadece senden birazcık alıyorum yanıma.
    Göğüs uçlarımı kestiğim seneydi seni tanıdığım o asır… Asır diyorum çünkü sana değen her nano salisesi üçyüzaltmışbeş günlü bir insan yılına denkti.Bir tek altı saati eksikti her birinin. Malzemeden çalmazdı ya Rahman –ı Rahim , zamansal bir hatayla hamile kalmıştı aklımdaki o deli müzmin…

    Sokaklarında kainata açılan gizli solucan delikleri olan müstakil bir mahallede büyümüştü bedenim. Manav Emrullah amcanın tezgahındaki dişlenesi elmaları, Bakkal Cengiz Amcanın leblebi tozu ve çekirdeği.. Ama en çok çekirdeği kaldı çocukluk dişlerimin arasında. Gelinciklerin saman balyalarıyla ambiyans katılmış avlumuzdaki her ağaca genel müdür olarak atandığı bir sarayda kalınlaştı aklım. At arabacıydı benim babam. Atlarını hepimizden çok sevse de yine de babamdı. Püsküllü süslerini bile arap sabunuyla yıkardı atlarının, ağzında uzun samsun cigarası. Arap sabunu, camdan bakan arap kızı derken şimdi düşünüyorum da galiba rahmetli pederim gizliden gizliye Baasçıydı. Tüm sokağın çocuklarına feci kıldım bizim arabanın arkasına takılıyorlar diye. Ve her sabah dönmeye başladığında o tekerlekler ,asılmasınlar diye arabanın ardına ,en çok ben bağırırdım babama ; arkaya kamçı !
    Bıyıklarım terlediği yıl yaptırdım ilk dövmemi. Daiş yoktu o yıllar lakin yine de hilafetini ilan eden bir müezzin tarafından ‘’aptezsiz münafık’’ olarak mürted ilan edildim. At arabacı ,Kıpti bir şoparın neslinden gelen dışı Hanefi,içi Şii ,kalbi Alevi bir Nasrani Yahudiydim galiba. Ne olduğumu ben de bilmiyordum ama özde bir insan olmaya gelmiştim Emilia..

    Tahsilime komi olarak başladım sonra lisansım garsonluk. İskambil destelerini mahir dağıtan ellere sahip ağır ağabeylerden kaybetmeyi,yalnızlıktan rakıyı, Zerrin Egeliler posterlerinden ise kuantum fiziğini ve kara delikleri öğrendim.Yüz kişi doğmuştum tek memesi olan bir kadından. Altmışı açlıktan öldü ,otuzu basiretsizlikten. Tek meme ve hayat-mem(e)at meselesiydi bu.Anneme koşulsuz bağlıydım. Bu yüzden kalan dokuzunun katili oldum. Çok sevdim onu.Sırf bu yüzden ellerim titremeden servis yapar gibi vurdum ,babamın ölümünden sonra başka bir adama ‘’canım’’ diyen anamı! İşte bu gerçek bir kanundur ki - en profesyonel katiller garsonlardan çıkar Emilia.

    Hapisliğim Geyikli’de denize nazır bir mahkumluktu. Camları o vakit yalıtımlı-çift cam değildi lakin Cavit Karacabey ‘’Çift Camlardan Ses Gelmiyor’’ parçasını besteleyip kasedine koymuştu bile.Tenedos’a karşı geç batardı güneş ve pos bıyıklardan sallanırdı bu marş her akşamüstü:

    ‘’Mazi ta kökünden silinsin
    Biz başka alem isteriz
    Bizi hiçe sayanlar bilsin
    Bundan sonra her şey biziz…’’


    O ağabeylerden Enternasyonal Marşını,zeytin çekirdeklerinden tesbih yaparken sabretmeyi, Kör Sabri ‘nin şarabından ağlamayı öğrendim.. Kuntra hıçkırıklar,kabarnet yutkunmalar, şevingnon damlalar…

    Belki bu yüzden öfkem kan kırmızı Emilia . Aldığı notlar deftere sığmadığı için sayfaların yetersizliğine kızmış ve sırf bu yüzden beynini yakmış bir deli oturuyor kafatasımın ırk tespiti için ölçülen bölümüne yakın bir yerinde… ‘’Beni de yakın !‘’ diye çığlık atıyor o noktaya kitaplardan taşıdığım herşey; Adolf ağlıyor, Jeanne D’arc tecavüze uğruyor ve yüzlerce ünlü-ünsüz tip ciğerlerine dolan dumandan boğulmak üzere iken af diliyor beynimden. Ama çok geç! Herşeyin ucuz tükenmez kalemlerden daha çabuk tükendiği bir satıh haline zorla getirilen hafızam artık hiçbirini hatırlamayacak! Ölüler ve yaşayanlar! Azizeler yada orospular! İnkar ettiklerim yada inandıklarım! Ucu itina ile sivriltilmiş bir fikirle deliyorum beynimi sağ şakağımdan hayata kadar. Kızgın bir damga ile ruhumu markalıyorum! Aksın hadi! Aksın tüm içimdekiler… Geriye kalan o ilk Adem bedeni… İçime ruh üflenmeden önceki toprak halim ve senden biraz…

    Gidiyorum işte!
    Yılın ilk balını kovanıyla alıp kaçan ayılara, tükürürken tebessüm eden lamalara selam olsun!

    Beş yaşında iken dayımın plastik satranç takımından iki piyonu yemişim. Meğer biri sen biri benmiş. Kedilerin papyonları vardı kamyonlar ise çok yalnızdı.Sırf bu yüzden arasıra yollardan uçup heyecanla tek katlı evlerin bahçelerine hatta bazen odalarının içine kadar girerlerdi. Darwin denince işe giden bir primat canlandırıyordu insanlar gözlerinde. Anamurda başlamış olmalıydı evrim ve kaderim defterine ‘’tuhaf bir ucubedir ‘’ diye kodlanmıştı tağyiri ,tebdili,ilgası cebren ve şaran mümkün olmayan benliğim.

    Bu yüzden aklımla oynadılar Emilia. Açıp çaktırmadan içini ,rahmetli Cenk Koray’ ın kutusuna s.çtılar.Yetmezmiş gibi sırf martılar susamı seviyor diye sade simit ürettiler. ‘’Gören bir göz görmeyen ikisinden iyidir’’ dediler. Nereden biliyorlardı? He ,soruyorum nereden?

    Bu yüzden neden diye sorma sakın.Artık kalmak istemiyorum. Ağzı salyalı sevişmelerim, af dilenmelerim, sadakatim, yalnız otuzbirlerim,lanetim,dualarım,yeni aldığım zarif köşe takımım ve bu mektubat… Hepsi sana kalıyor…
    İşte böyle Emilia ! Keşke Cern’de ,çarpışan o atomların arasında ,atom altı acıları yıllar önce keşfeden Müslüm Babanın bir şarkısında ruhumuzu kilolarca rakıya gömebilseydik! Sen etil koma olsaydın ben dünyanın ilk alkolik kobayı. Sonra yüzümüze biber gazı sıkan ,ruhumuza osuran bu düzene kafa atsaydık ! Uzay-zamanı bu hayatın paraya tapan g.tüne külah yapıp sokabilseydik!Sen Schrödinger olsaydın ben de senin siyanürlü kedin.İzafiyetin de,belirsizliğin de a… bir bir koysaydık!

    Gidiyorum ,arkaya kamçı !

    ‘’Mazim ta kökünden silinsin
    Ben başka alem isterim
    Beni p.çe sayanlar bilsin
    Bundan sonra her şey benim…’’


    Sayı 3- Ayı Dergi - İlker KENAR
    Bahadır (24.Şubat.2018), CELİL (23.Şubat.2018), Raci06 (23.Şubat.2018), spue (23.Şubat.2018), Zafer (23.Şubat.2018) Bunu beğendi.
    Konu centaur tarafından (23.Şubat.2018 Saat 16:38 ) değiştirilmiştir.

  6. #26


    İlker KENAR
    EmekLi Devlet Mağduru
     DD-250-e-10 Spyder
     ESKİŞEHİR
    Üyelik:20.Şubat.2014 | Yaş: 43
    Mesajlar: 4,806  |   A Rh (+)
    Beğenmiş
    6,782
    Beğenilmiş
    3,487
    **OĞLUN SAN ANDREAS’A TAŞINDI ANNE**
    ’' uzunca bir yolculuğa çıkan dünyanın en güzel kadınına; anneme …’’

    05 Şubat 1852…
    ‘’Makber’’ ve ‘’Eşber’’ in babası Abdülhak Hamit Tarhan doğdu. Kar altındaydı Bebek ve Hekimbaşı Yalısı’nda sevinç çığlıkları yankılandı…
    Sen beni henüz doğurmamıştın. Salınıyorduk ikimizde berzahta. Mustafa Kemal de henüz doğmamıştı. Ondan tam bir asır sonra gelecektim bu acayipliğin ortasına , tam da neredeyse her beldeye bir top sahası yaptırırken Kenan Paşa! Yarım kalmasın diye emperyallerin planları, şarttı belki de canım yurduma Futbol ; Fado, Fiestadan sonra.!

    05 Şubat 1917…
    Eksik aşkların o hiç tamamlanamamış kuytusunu anlatan Servet-i Fünun Dergisinin taçsız prensesi Kerime Nadir geldi dünyaya.Kırk roman bıraktı bize , hayata düştüğümüz gibi okuyabilelim diye. Kaçını okudun bilmiyorum anne ama ben birini biliyorum sadece. Bu yüzden bazen Üftade Hanım dedim sana ciddi ciddi bazen de teyze diye seslendim sana esprisine..

    Makaronun yerine sigara kağıtlarının tercih edildiği yıllardı ve buzdolabının kapısını kara patileri ile açan simsiyah bir kedimiz vardı. Körfez Savaşı yeni başlamıştı. He-Man çizgi filminden hemen sonra haberlerde izli mermilerin gecenin karanlığını yara yara nasıl da büyük yaralar açtığını izlerdim insanlığın en mahrem anına.. Sen çamaşır yıkardın ben de hemen yanında kasete kaydederdim sesimi. Babam kamyonuyla yollarda ekmek kovalardı izli mermiler,toplar o hiç tanımadığımız insanlar bir lokma ekmeğe ve nefese muhtaçken. Ben ise kollarının güvencesinde uykuya dalardım…

    05 Şubat 2006…
    Çocuk bedenimi terk ettiğim için yetişkinden sayıp 657’ye uyumlu 926 sayılı kanunla devlet mağduru yapmışlardı beni. Hiç unutmuyorum ,izindeydim. Sobanın üzerindeki çaydan bir bardak daha aldın ve daha şekerini atıp karıştırmamıştın ki Trabzon’da Rahip Santoro’yu vurduklarını duydun haberlerde. ‘’ Allah belalarını versin’’ deyişin kulaklarımda hala çınlar. İzin veren elbet dilerse belalarını da verirdi ve buna en çok O muktedirdi. Ama vermedi Anne! Kana susamış her caniyi bize iyiyi tanıyalım diye gönderdi. Biraz alındım ama hiç kızmadım O’na, muhakkak vardır bir bildiği,neticede her şeyin Sahibi...

    05 Şubat 2017…
    Sen bedenini bırakıp gittin benim ruhumu alarak. Pankreas kanseri her zerresine sıçramıştı topraktan kalıbının, doktorlar dayanamadı dedi, laf-ı güzaf! Kanser seni değil sen onu yendin! Ben ise en çok saçlarına üzüldüm. Eve çağırdığımız berberin tıraş makinesiyle bir kasap gibi dalıp hepsini kökünden kazımasına! Seyrek saçlı prensesim ,yüzündeki o ifade hala ciğerimi deşer de durur. Bilseydim böyle zamansız bir yolculuğa çıkacağını o berberi öldürürdüm yemin ederim!Saçının tek teli için bir galaksi yok ederdim süpernova misali. Ama patlayamadan söndüm…

    Hemen ertesi günü vurdum kapıyı ,kendimden ve her şeyden çıkıp gittim. Çok kısa zamanda o kadar yürüdüm ki San Andreas’ta Michael ‘ın yanında buldum kendimi. Franklin’in evinde içtik. Bazı geceler Chop ile birlikte yürüdük sokaklarda. Bir köpeğe seni anlattım,çöp kamyonu çaldım,binaların tepesinden atladım,arabaların altına yattım,çelik yelek giyip kendimi vurdum defalarca ölümsüzlük hilesini girip. Çünkü ölseydim seni unutabilirdim anneciğim. Seni unutmamak için yaşadım. Unutmak çok koyardı. En çokta yoğun bakımda ağzındaki borulardan ötürü konuşamazken bile sol elinle elimi tutarak sevgini anlatabilmişken.. Son enerjisini evladına olan sevgisini anlatmaya çabalayan bir kadın iken sen;sen böyle bir kadınken! Seni unutmak şerefsizlik olurdu. Bu yüzden Trevor’un karavanına taşındım. Bu yüzden her şeyden kaçarak yaşamayı seçtim.

    Bir gün yine buluşacağız. Sen çayı demleyeceksin ve ben de büyük bardaklarımızı kapıp geleceğim. Bu hayatta hiç sahip olamadığımız ev yerine büyükçe bir sarayın olacak ve orada yudumlayacağız çayımızı ana-oğul güneşin istemezsek hiç batmayacağı, hiçbir masumun öldürülmeyeceği, sömürülmeyeceği,adaletsizliğin asla hüküm sürmeyeceği o topraklarda. Şubatın beşinde gittin ,biliyorum artık gelemezsin ama bana yazmak istersen ,adresim değişti , oğlun San Andreas’a taşındı anne;
    Trevor ‘un Karavanı , Blaine Vilayeti…


    -Sayı 11-Ayı Dergi-
    -Mart 2017-Kamyon Dergi-
    İlker KENAR
    Bahadır (24.Şubat.2018), CELİL (23.Şubat.2018), Raci06 (23.Şubat.2018), spue (23.Şubat.2018), Zafer (23.Şubat.2018) Bunu beğendi.

  7. #27

    Raci06 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Raci ARTUN
    Mühendis
     YAMAHA XVS950 ( Kızıl Gonca)
     ANKARA GÖLBAŞI
    Üyelik:11.Kasım.2017 | Yaş: 53
    Mesajlar: 2,418  |   AB Rh (+)
    Beğenmiş
    11,882
    Beğenilmiş
    2,323
    OF OFF İlker Üstad valla muhteşem.. bir çırpıda okudum ve her cümlesi beyin yaktı, ruh coşturdu. Devamını beklerim. Yaa piyasada bi sürü amorf tip kitap yazdım diye dolanıyor. Bunlar kitap olmalı üstadım.
    Selamlar..
    centaur (23.Şubat.2018) Bunu beğendi.

  8. #28


    İlker KENAR
    EmekLi Devlet Mağduru
     DD-250-e-10 Spyder
     ESKİŞEHİR
    Üyelik:20.Şubat.2014 | Yaş: 43
    Mesajlar: 4,806  |   A Rh (+)
    Beğenmiş
    6,782
    Beğenilmiş
    3,487
    Alıntı Raci06 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    OF OFF İlker Üstad valla muhteşem.. bir çırpıda okudum ve her cümlesi beyin yaktı, ruh coşturdu. Devamını beklerim. Yaa piyasada bi sürü amorf tip kitap yazdım diye dolanıyor. Bunlar kitap olmalı üstadım.
    Selamlar..
    Evvelallah Raci Abi.. Sağolasın.. 2008 yılında bir dergide (bayağı da muhalif bir tutumu vardı) ''Langley'in Salıncakları'' adında 4 haftalık bir yazı yazdım. Bu kendini mesih zanneden cia cı sümüklü hazretlerinin hayat hikayesini,gizli servislerin kucağına nasıl oturduğunu,nasıl eşcinsel imparatorluğu kurduğunu,aslen Mormon kökenli olduğunu öyküsel anlatan; ''Mr. Gömen'' Bu itin İzmir'deki yayınevi ile 2 vakfı beni mahkemeye verdi hakaretten. 2010 a kadar dava sürdü. En son 10 ay hapis cezası alıyordum para cezasına döndü onu da 24 taksitte ödedim Ne zaman kita çıkarmaya heveslensem (-ki o yıl niyetim vardı) başıma böyle yada benzeri bir iş geldi.. O yüzden hep bi ''acaba'' var aklımda
    Raci06 (23.Şubat.2018) Bunu beğendi.

  9. #29

    Zafer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Zafer Ayvaz
    makina
     🤟🤟🤟🤟🤟
     İstanbul - Beylikdüzü (Avrupa Yakası)
    Üyelik:04.Nisan.2013
    Mesajlar: 2,026  |   B Rh (+)
    Beğenmiş
    2,684
    Beğenilmiş
    1,320
    Alıntı centaur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    **OĞLUN SAN ANDREAS’A TAŞINDI ANNE**
    ’' uzunca bir yolculuğa çıkan dünyanın en güzel kadınına; anneme …’’

    05 Şubat 1852…
    ‘’Makber’’ ve ‘’Eşber’’ in babası Abdülhak Hamit Tarhan doğdu. Kar altındaydı Bebek ve Hekimbaşı Yalısı’nda sevinç çığlıkları yankılandı…
    Sen beni henüz doğurmamıştın. Salınıyorduk ikimizde berzahta. Mustafa Kemal de henüz doğmamıştı. Ondan tam bir asır sonra gelecektim bu acayipliğin ortasına , tam da neredeyse her beldeye bir top sahası yaptırırken Kenan Paşa! Yarım kalmasın diye emperyallerin planları, şarttı belki de canım yurduma Futbol ; Fado, Fiestadan sonra.!

    05 Şubat 1917…
    Eksik aşkların o hiç tamamlanamamış kuytusunu anlatan Servet-i Fünun Dergisinin taçsız prensesi Kerime Nadir geldi dünyaya.Kırk roman bıraktı bize , hayata düştüğümüz gibi okuyabilelim diye. Kaçını okudun bilmiyorum anne ama ben birini biliyorum sadece. Bu yüzden bazen Üftade Hanım dedim sana ciddi ciddi bazen de teyze diye seslendim sana esprisine..

    Makaronun yerine sigara kağıtlarının tercih edildiği yıllardı ve buzdolabının kapısını kara patileri ile açan simsiyah bir kedimiz vardı. Körfez Savaşı yeni başlamıştı. He-Man çizgi filminden hemen sonra haberlerde izli mermilerin gecenin karanlığını yara yara nasıl da büyük yaralar açtığını izlerdim insanlığın en mahrem anına.. Sen çamaşır yıkardın ben de hemen yanında kasete kaydederdim sesimi. Babam kamyonuyla yollarda ekmek kovalardı izli mermiler,toplar o hiç tanımadığımız insanlar bir lokma ekmeğe ve nefese muhtaçken. Ben ise kollarının güvencesinde uykuya dalardım…

    05 Şubat 2006…
    Çocuk bedenimi terk ettiğim için yetişkinden sayıp 657’ye uyumlu 926 sayılı kanunla devlet mağduru yapmışlardı beni. Hiç unutmuyorum ,izindeydim. Sobanın üzerindeki çaydan bir bardak daha aldın ve daha şekerini atıp karıştırmamıştın ki Trabzon’da Rahip Santoro’yu vurduklarını duydun haberlerde. ‘’ Allah belalarını versin’’ deyişin kulaklarımda hala çınlar. İzin veren elbet dilerse belalarını da verirdi ve buna en çok O muktedirdi. Ama vermedi Anne! Kana susamış her caniyi bize iyiyi tanıyalım diye gönderdi. Biraz alındım ama hiç kızmadım O’na, muhakkak vardır bir bildiği,neticede her şeyin Sahibi...

    05 Şubat 2017…
    Sen bedenini bırakıp gittin benim ruhumu alarak. Pankreas kanseri her zerresine sıçramıştı topraktan kalıbının, doktorlar dayanamadı dedi, laf-ı güzaf! Kanser seni değil sen onu yendin! Ben ise en çok saçlarına üzüldüm. Eve çağırdığımız berberin tıraş makinesiyle bir kasap gibi dalıp hepsini kökünden kazımasına! Seyrek saçlı prensesim ,yüzündeki o ifade hala ciğerimi deşer de durur. Bilseydim böyle zamansız bir yolculuğa çıkacağını o berberi öldürürdüm yemin ederim!Saçının tek teli için bir galaksi yok ederdim süpernova misali. Ama patlayamadan söndüm…

    Hemen ertesi günü vurdum kapıyı ,kendimden ve her şeyden çıkıp gittim. Çok kısa zamanda o kadar yürüdüm ki San Andreas’ta Michael ‘ın yanında buldum kendimi. Franklin’in evinde içtik. Bazı geceler Chop ile birlikte yürüdük sokaklarda. Bir köpeğe seni anlattım,çöp kamyonu çaldım,binaların tepesinden atladım,arabaların altına yattım,çelik yelek giyip kendimi vurdum defalarca ölümsüzlük hilesini girip. Çünkü ölseydim seni unutabilirdim anneciğim. Seni unutmamak için yaşadım. Unutmak çok koyardı. En çokta yoğun bakımda ağzındaki borulardan ötürü konuşamazken bile sol elinle elimi tutarak sevgini anlatabilmişken.. Son enerjisini evladına olan sevgisini anlatmaya çabalayan bir kadın iken sen;sen böyle bir kadınken! Seni unutmak şerefsizlik olurdu. Bu yüzden Trevor’un karavanına taşındım. Bu yüzden her şeyden kaçarak yaşamayı seçtim.

    Bir gün yine buluşacağız. Sen çayı demleyeceksin ve ben de büyük bardaklarımızı kapıp geleceğim. Bu hayatta hiç sahip olamadığımız ev yerine büyükçe bir sarayın olacak ve orada yudumlayacağız çayımızı ana-oğul güneşin istemezsek hiç batmayacağı, hiçbir masumun öldürülmeyeceği, sömürülmeyeceği,adaletsizliğin asla hüküm sürmeyeceği o topraklarda. Şubatın beşinde gittin ,biliyorum artık gelemezsin ama bana yazmak istersen ,adresim değişti , oğlun San Andreas’a taşındı anne;
    Trevor ‘un Karavanı , Blaine Vilayeti…


    -Sayı 11-Ayı Dergi-
    -Mart 2017-Kamyon Dergi-
    İlker KENAR
    emegine yüregine saglık mükemmel.
    centaur (23.Şubat.2018), Raci06 (23.Şubat.2018) Bunu beğendi.

  10. #30

    Zafer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Zafer Ayvaz
    makina
     🤟🤟🤟🤟🤟
     İstanbul - Beylikdüzü (Avrupa Yakası)
    Üyelik:04.Nisan.2013
    Mesajlar: 2,026  |   B Rh (+)
    Beğenmiş
    2,684
    Beğenilmiş
    1,320
    Alıntı centaur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    M E K T U B A T

    Gidiyorum Emilia …
    Özgürce s….. sincaplara,gelinciklere selam olsun !

    Anılarımı bağışlayıp tüm alzeimer hastalarına ,son bir öpücük daha alıp kenevir ruhumu söndürüyorum hayatın kül tablasında. Sadece senden birazcık alıyorum yanıma.
    Göğüs uçlarımı kestiğim seneydi seni tanıdığım o asır… Asır diyorum çünkü sana değen her nano salisesi üçyüzaltmışbeş günlü bir insan yılına denkti.Bir tek altı saati eksikti her birinin. Malzemeden çalmazdı ya Rahman –ı Rahim , zamansal bir hatayla hamile kalmıştı aklımdaki o deli müzmin…

    Sokaklarında kainata açılan gizli solucan delikleri olan müstakil bir mahallede büyümüştü bedenim. Manav Emrullah amcanın tezgahındaki dişlenesi elmaları, Bakkal Cengiz Amcanın leblebi tozu ve çekirdeği.. Ama en çok çekirdeği kaldı çocukluk dişlerimin arasında. Gelinciklerin saman balyalarıyla ambiyans katılmış avlumuzdaki her ağaca genel müdür olarak atandığı bir sarayda kalınlaştı aklım. At arabacıydı benim babam. Atlarını hepimizden çok sevse de yine de babamdı. Püsküllü süslerini bile arap sabunuyla yıkardı atlarının, ağzında uzun samsun cigarası. Arap sabunu, camdan bakan arap kızı derken şimdi düşünüyorum da galiba rahmetli pederim gizliden gizliye Baasçıydı. Tüm sokağın çocuklarına feci kıldım bizim arabanın arkasına takılıyorlar diye. Ve her sabah dönmeye başladığında o tekerlekler ,asılmasınlar diye arabanın ardına ,en çok ben bağırırdım babama ; arkaya kamçı !
    Bıyıklarım terlediği yıl yaptırdım ilk dövmemi. Daiş yoktu o yıllar lakin yine de hilafetini ilan eden bir müezzin tarafından ‘’aptezsiz münafık’’ olarak mürted ilan edildim. At arabacı ,Kıpti bir şoparın neslinden gelen dışı Hanefi,içi Şii ,kalbi Alevi bir Nasrani Yahudiydim galiba. Ne olduğumu ben de bilmiyordum ama özde bir insan olmaya gelmiştim Emilia..

    Tahsilime komi olarak başladım sonra lisansım garsonluk. İskambil destelerini mahir dağıtan ellere sahip ağır ağabeylerden kaybetmeyi,yalnızlıktan rakıyı, Zerrin Egeliler posterlerinden ise kuantum fiziğini ve kara delikleri öğrendim.Yüz kişi doğmuştum tek memesi olan bir kadından. Altmışı açlıktan öldü ,otuzu basiretsizlikten. Tek meme ve hayat-mem(e)at meselesiydi bu.Anneme koşulsuz bağlıydım. Bu yüzden kalan dokuzunun katili oldum. Çok sevdim onu.Sırf bu yüzden ellerim titremeden servis yapar gibi vurdum ,babamın ölümünden sonra başka bir adama ‘’canım’’ diyen anamı! İşte bu gerçek bir kanundur ki - en profesyonel katiller garsonlardan çıkar Emilia.

    Hapisliğim Geyikli’de denize nazır bir mahkumluktu. Camları o vakit yalıtımlı-çift cam değildi lakin Cavit Karacabey ‘’Çift Camlardan Ses Gelmiyor’’ parçasını besteleyip kasedine koymuştu bile.Tenedos’a karşı geç batardı güneş ve pos bıyıklardan sallanırdı bu marş her akşamüstü:

    ‘’Mazi ta kökünden silinsin
    Biz başka alem isteriz
    Bizi hiçe sayanlar bilsin
    Bundan sonra her şey biziz…’’


    O ağabeylerden Enternasyonal Marşını,zeytin çekirdeklerinden tesbih yaparken sabretmeyi, Kör Sabri ‘nin şarabından ağlamayı öğrendim.. Kuntra hıçkırıklar,kabarnet yutkunmalar, şevingnon damlalar…

    Belki bu yüzden öfkem kan kırmızı Emilia . Aldığı notlar deftere sığmadığı için sayfaların yetersizliğine kızmış ve sırf bu yüzden beynini yakmış bir deli oturuyor kafatasımın ırk tespiti için ölçülen bölümüne yakın bir yerinde… ‘’Beni de yakın !‘’ diye çığlık atıyor o noktaya kitaplardan taşıdığım herşey; Adolf ağlıyor, Jeanne D’arc tecavüze uğruyor ve yüzlerce ünlü-ünsüz tip ciğerlerine dolan dumandan boğulmak üzere iken af diliyor beynimden. Ama çok geç! Herşeyin ucuz tükenmez kalemlerden daha çabuk tükendiği bir satıh haline zorla getirilen hafızam artık hiçbirini hatırlamayacak! Ölüler ve yaşayanlar! Azizeler yada orospular! İnkar ettiklerim yada inandıklarım! Ucu itina ile sivriltilmiş bir fikirle deliyorum beynimi sağ şakağımdan hayata kadar. Kızgın bir damga ile ruhumu markalıyorum! Aksın hadi! Aksın tüm içimdekiler… Geriye kalan o ilk Adem bedeni… İçime ruh üflenmeden önceki toprak halim ve senden biraz…

    Gidiyorum işte!
    Yılın ilk balını kovanıyla alıp kaçan ayılara, tükürürken tebessüm eden lamalara selam olsun!

    Beş yaşında iken dayımın plastik satranç takımından iki piyonu yemişim. Meğer biri sen biri benmiş. Kedilerin papyonları vardı kamyonlar ise çok yalnızdı.Sırf bu yüzden arasıra yollardan uçup heyecanla tek katlı evlerin bahçelerine hatta bazen odalarının içine kadar girerlerdi. Darwin denince işe giden bir primat canlandırıyordu insanlar gözlerinde. Anamurda başlamış olmalıydı evrim ve kaderim defterine ‘’tuhaf bir ucubedir ‘’ diye kodlanmıştı tağyiri ,tebdili,ilgası cebren ve şaran mümkün olmayan benliğim.

    Bu yüzden aklımla oynadılar Emilia. Açıp çaktırmadan içini ,rahmetli Cenk Koray’ ın kutusuna s.çtılar.Yetmezmiş gibi sırf martılar susamı seviyor diye sade simit ürettiler. ‘’Gören bir göz görmeyen ikisinden iyidir’’ dediler. Nereden biliyorlardı? He ,soruyorum nereden?

    Bu yüzden neden diye sorma sakın.Artık kalmak istemiyorum. Ağzı salyalı sevişmelerim, af dilenmelerim, sadakatim, yalnız otuzbirlerim,lanetim,dualarım,yeni aldığım zarif köşe takımım ve bu mektubat… Hepsi sana kalıyor…
    İşte böyle Emilia ! Keşke Cern’de ,çarpışan o atomların arasında ,atom altı acıları yıllar önce keşfeden Müslüm Babanın bir şarkısında ruhumuzu kilolarca rakıya gömebilseydik! Sen etil koma olsaydın ben dünyanın ilk alkolik kobayı. Sonra yüzümüze biber gazı sıkan ,ruhumuza osuran bu düzene kafa atsaydık ! Uzay-zamanı bu hayatın paraya tapan g.tüne külah yapıp sokabilseydik!Sen Schrödinger olsaydın ben de senin siyanürlü kedin.İzafiyetin de,belirsizliğin de a… bir bir koysaydık!

    Gidiyorum ,arkaya kamçı !

    ‘’Mazim ta kökünden silinsin
    Ben başka alem isterim
    Beni p.çe sayanlar bilsin
    Bundan sonra her şey benim…’’


    Sayı 3- Ayı Dergi - İlker KENAR
    yüregine saglık cok güzel.
    centaur (23.Şubat.2018), Raci06 (23.Şubat.2018) Bunu beğendi.

Sayfa 3 Toplam 4 Sayfadan BirinciBirinci 1234 SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
Yukarı Çık